16 Şubat 2011 Çarşamba

Şekerli dalış bayramınız kutlu ossuuuuuuunnn… :) (13.Ekim.2007)

Bayram tatili geldi çattı…
Ne yapıcaz, nasıl organize olucaz?
Karaburun’ a anne-babaya gidilecek…
E dalış? Cumartesi Karaburun’ da, Pazar Çeşme’ de dalarız… Zaten İzmir’ den grup da gelecekmiş Karaburun’ a Pazar günü.
Şimdi Volkan arife de çalışmayınca bi gün önceden Kaynarpınar’ a gidecek zaten… Ben arife akşamı Karaburun’ da olurum… O akşam Nalan İstanbul’ dan Çeşme’ ye geliyo… Cuma bayramın ilk günü serbest bırakıyoruz herkesi J Cumartesi sabahtan Çeşme’ den Aylin’ le Nalân Karaburun’ a gelip 2. dalışa hep birlikte katılalım, sabah da Çeşme’ ye birlikte gideriz… Ben de İzmir’ e ordan dönerim…
Ama yok yok hava bozucakmış…
Poseidon… Söyle bize… Ne gün napıcaz…
Cumartesi öğleden sonra bozmaya başlayıp, Pazar günü tam fırtına kıvamına gelicekmiş…
E o zaman Pazar dalamayızzzz… Mehmet Hocayı arayalım… Poseidon rüzgâra 5–7 diyomuş, bizi bozarmış… Hele yağmur da olursa…
Bu durumda hemen plan değiştirelim…
Nalân’ la Aylin Cuma akşamından gelsinler Karaburun’ a, cumartesi erken erken dalışları yapalım… Pazar günü de Allah kerim artık…
Du bakalım…
Ben Perşembe akşamı Karaburun’ a vardığımda Volkan ve CKC’ den KNÇU (Kaan-Nur-Çavuş-Umut) dalıştan çıkmış kalamar sofrasında çektikleri fotoğraflara bakıyolardı… Ertesi gün görüşmek üzere ayrıldık…
Cuma sabahı bayram kahvaltımızı yapıyoruz biz evde, sitedekilerle komşuculuk oynadıktan sonra Serkan, Esin, Can ve ben iskeleye iniyoruz… Nalân’ la Aylin’ e Keyfim Otelden oda ayırtıp, sonbahar güneşinde çaylarımızı içip, arkadaşlarımızla sohbet ediyoruz… Bu arada bizim dalış ekibi dönüyor… Kardeşim ve eşi Serkan da artık şu benim bi yıldır anlattığım dalışı denemeye karar veriyolar… Yalnız Esin’ in suya atlama konusunda tereddüdü var J)) genetik sanırsam… Ama discovery dalışı kıyıdan yapılıyomuş… Hah tamam dert değil o zaman J
Aylinler geldiğinde gece biraz(!) ilerlemişti, ben evdeki bayram yemeğinden sonra yine kendimi hatunların da gelişiyle iskeleye atıyorum… Kalyon’ da rakı masasında buluşuyoruz… 06 Uğur abi ve oğlu İzmir’ e geri dönmüşler… Dalışlar boyunca sürekli fotoğraf çekip de makinayı neden Karaburun’ da bıraktılar bilemedik ama, neyse artık… Sabah otobüsle İzmir’ e gönderilecek J
Günün değerlendirmesi ve fotoğraflara baktıktan sonra yine dağılıyoruz sabah buluşmak üzere…
Bu arada yarın sabah çoooook işimiz var…
Nalan 3 senedir dalmamış, ona hatırlatma yapılacak, Serkan ve Esin çifti sualtını keşfedecek…
veeee ben…
Evet, ben var ya… Maskemi hiç çıkarmadığımı itiraf ediyorum bir gaflet anımda… J))
Kaan olmaz diyor… Sabah maskeni çıkartacaksın… bi de üstelik yüzeceksin…
Yapiim tabii, zaten ben de istiyorum… Ama bak şimdi önce diyorum şnorkeli taksam maskesiz, ööle yüzmeyi denesem… Olmaz mı?
Yok diyor… Bak çok kolay olacak… J))
Ehh… Bütün bu işler tamamlandıktan sonra, botun altı temizlenecek, sonra dalışa gidicez… botun altını maskesiz temizleme becerisi PADİye yeni eklenmiş J))))))))))
Sabah kahvaltıdan sonra heyecanlı bir aile olarak iniyoruz aşağı… Esin’ lere discovery brifingi veriyolar önce… Biraz daha anlatsalar zaten bröve de verecekler J)) maske tahliye ve regülatörü çıkar tak yapacaklar… Sonra da gezinti… Önce onları tek tek alacak Kaan… Sonra benim maskeyi çıkartıcaz… En son Nalân nasıl dalındığını hatırlayacak kıyıda…
Esin kuşanıp, suya giriyor… Kaan’ la birlikte denizde ilerleyip, bcleri indiriyolar… Biz kıyıdan izliyoruz… Serkan denizin yüzeyine bakıp, “gitti karım” diyor J))) becerileri yapıyolar… Yapıyolar diyorum, yüzeye fırlama yok J bencileyin… Gezip geldiklerinde Esin’ in ifadesinde bir huzur var. Sıra Serkan’ da… o da gayet başarılı bi şekilde yani fırlamadan becerilerini yapıp, gezisini tamamlıyor….
Hadiiiii… Sıra bendeeee…
Giriyorum kıyıdan… Biraz ilerleyip Kaan’ la karşılıklı diz çöküyoruz… Önce Kaan çıkartıyor maskeyi… Takıyor… Bana işaret veriyor… Önce nefeslerimi kontrol ediyorum… Hah yakaladım…
Alıyoruuuum nefesiii… Çıkartıyorum maskeyi… Gözlerim sımsıkı kapalı J)) nefesi burnumdan veriyorum…
Ağızdan aaal… Burundan veeerrr…
3–4 kereden sonra artık nefes alamayacağımı düşünüp yukarı çıkıyorum… maskeyi takamadım… Dışarıda takıyorum… Tekrar aşağı iniyoruz…
Maskeyi yine aynı şekilde çıkartıyorum… Bu sefer 3–4 nefesten sonra devam edebiliyorum… Maskeyi tekrar takma zamanı geliyor… Takıyorum tam yüzüme oturturken burnumdan nefesimi vermeye başlıyorum veee… İşlem tamaaaammmm… Bu alıştırmanın adını da “gözler sımsıkı kapalı” koyuyoruz, Tom Cruise’ a ithafen J)))
Nalân da heyecanla bekliyor kıyıda sırasını J)) Ben Kaan’ ı Nalân’ a devredip Kalyon’ a gidiyorum… Esin’ le Serkan kurulanmışlar…
E bundan sonra naapmak gerekiyo… biz devam edelim bu işe diyolar…
Bütün güzel havaları kaçırıp da böyle yağmurlu bir günde ilk dalışlarını yapıp devam etmeye karar verdiklerine göre iyi bir dalış çifti yetişecek galiba J Artık birlikte gezeriz Mısır’ ı falan J Tabii bu arada annem beni aforoz eder heralde artık, kendim yetmiyomuşum gibi kardeşimleri de bu yola soktuğum için J)))))
Eee…. Sıra geliyo bizim gerçek deriiiin dalışımızaaaaaa…..
Alican the minik geliyo J) rahat bırakın çocuuuu bu sene ÖSS varmış J)) benim alet edavatı kucakladığı gibi götürüyo bota… Biz yine nasıl bincez, nasıl incez derdinde… Bu sefer Volkan uzatıyo dizini… ama pek bi seri biniyorum… ata biner gibi J)) badim de geliyo…biz yine arka kanapede kuruluyoruz… Herkes yerleştikten sonra çıkıyoruz yola…deniz var yaaa… ayna, aynaaa… kayıp gidiyoruz üstünde… Büyük adanın Fener burnuna geliyoruz… herkes atıyo kendini, ben de atılıyorum yine suya… buna da alışıcam yaa… J)) gerçi Kaan beni atmaya alıştı ama J)) çıkışın pazarlığını yolda yapıyoruz… Biz bi yöntem öğrendik, çok kolay çıkılıyo diye söyledik, herkes de iyi bakalım dedi J)))
Kaan’ la Alican önde, Aylinle ben 2. sırada başlıyoruz inişe… manzara muhteşem…kayalıklar çok etkileyici… bu iş sanki görkemli dağların üstüne paraşütle inmek gibi… ya da düşünsenize havadan kuşbakışı dünyayı gezdiğinizi… onun gibi yaa… ama dünyalarımız farklı J))) bu arada orfoz mu istersiniz, laos mu istersiniz… papaz balıkları zaten çok fazla… allahım allahım… Bu kayaların altındaki kovuklar… çatlakların arasındaki boşluklar… accayip güzel… Neler vardır oralarda de miiiii… tavşanlaaarrr… bakına bakına inmişiz 35 metreye kadar… dip sanki teraslama yapılmış gibi… yani bir kat insek 40larda olucakmışız, bizim bi üstümüz open waterlar için, bi altımız deep diverlar için J)) bu arada çıkınca öğreniyoruz, dalış yaptığımız yerin adı Fener Burnu ya da yeni adıyla Mete-İrem Dalış Noktası… Bayramınızı kutlamaya geldik arkadaşlar… Her nerdeyseniz ışığınız bol, huzurunuz tam olsun…
Neyse … Eriştelerden çıkıyoruz yokuş yukarı… Eriştelerin altı kum değiiiiiiil… Delik deşik kayalık… haaa… ondaaaan… mürenler otların arasından çıkıyor J))) Volkanları bekleyeceğiz… Ben bi kayalık görüyorum hem tutunayım hem de içine dışına bakayım derken; Kaan bi karış ötemden çıkan müreni gösteriyo… anneciiiiiiim… J))) hemen bırakıyorum tabi taşlara tutunmayı J Biraz daha ilerliyoruz… Minik, Aylin’ den çimleniyo… Ben etrafta dolanıyorum, Kaan Volkanlara bakmaya gidiyo… Sonra geliyo yukarı diyo… biz 33dakikada çıkıyoruz, onlar Volkan’ ın saatine göre çıkacaklar diyo J Tekneye çıkış için yöntemi tarif ediyoruz J))) Kaan çıkıyor önce… Çavuşla birlikte önce Aylin’ i sonra beni alıyolar tekneye… Yöntemin aramızda kalacağına söz verdik ;) ama bize bu imkânı öğreten Mehmet Huz ve Julian Vilkosevski’ ye şükranlarımızı iletmeden geçemem yani ;))) arkadaşlar ben geliyorum diye benzinlerini 3 kere kontrol ettikleri için, fırt diye dönüyoruz kıyıya… J)))
Bu arada hava hafiften rüzgârla bulutları toplamaya başladı… Biz takımları getiriyoruz, sundurmanın altına, Nalân’ ların grubu Can liderliğinde bota doğru giderken bir yağmur bastırıyo ki sormayın gitsin J)) ama bizim dalgıçlar yılmadan gidiyorlar dalışa… Biz ise soyunsak da mı ıslansak, soyunmasak da mı ıslak kalsak ikilemindeyiz J
Nalân’ lar dönene kadar yağmur dinior, biz giyiniyoruz… Ama ben sanki ıslakmışım gibi üşüyorum… İkinci dalışı yapıcaz mı? Ben hariç herkes dalmaktan yana… Hatta CKC nin N’ si Nur (tek yetkiliJ) da dalacak… Badimi ona emanet edip, ben eve ısınmaya gidiyorum… Çıkınca beni arayacaklar, rakı sofrasına ineceğim ;)
Ben evde ısınırken arkadaşlarım dalıyolar… Sonra bi telefon geliyo…
“Biz çıktık… Biraz dinlenip gece dalışına gidicez…”
“Haydaaa…” diyorum…
Nalân gitmeyecekmiş… hmmm… Biz Nalân’ la masayı kuruyoruz… Bu arada Umut Kuralı arıyor Volkanı cepten… E Volkan suda ya… Ben açıyorum Umut’ a Volkanın hala dalış yaptığını söylüyorum J))) meğer Umut bu bayramı dalış yapmayan arkadaşlarıyla Çanakkale’ de geçiriyomuuuuuşşşş… Sanırım biraz kıskandı J)))
Arkadaşlar gelene kadar kalamardı rakıydı peynirdi kavundu falan derken; onlar gelince balık olayına geçip hep birlikte şamataya devam ediyoruz… Yarın Nalân’ ı da advenced yapalım diyoruz… Ama advenced eğitiminde PADİye el ve ayaklarda “sıkoçbırayt” bağlı olarak 4 koldan tekne altı temizleme becerisi ilave edilmiş J)))))
Pazar gününü dalışsız geçiriyoruz zira rüzgâr botun ilerlemesine engel Jİzmir’ den gelen dalgıç ekibi de Karaburun balıklarını pişmiş olarak masa üstünden görüp geri gidiyor… Bu durumda biz de akşamüzeri vedalaşıp ayrılıyoruz…
Bu bayram bazılarımız için dalış bayramı olarak literatüre geçiyor, Volkan sayısını bilmediğimiz günler süren dalışlarıyla birinci sırada; Aylin bir günde 3 dalışla 2. sırada; biz Nalân’ la 3.lüğü paylaşıyoruz ben maskesizlik eğitimimi tamamladığım, Nalân da bu hava şartlarında advenced olmaya azmettiği için…
Şekerli dalışlı bayramlı nice günlere…
Sevgiyle k(d)alın…
Elvan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder