16 Şubat 2011 Çarşamba

… :) (28.Ekim.2007)

Yine uzadı arası… İskorpitleri rüyamda görmeye başladım J)) Hadi Aylinim badim gidelim dalalım J
Ben Pazartesi tatilim, Aylin değil…
Aylin cumartesiden Çeşme’ ye gidiyor, ben Pazar sabahı…
Teknede buluşuyoruz… Tolgaların hem küçüğü hem haribosu var. Karaburun’ da birlikte dalış yaptığımız Tarkan var. Bizim ekip saat ayarlarının gününü şaşırmış 1 saat kadar erken gelmiş J)) yeni bir doktorumuz olmuş bu arada göğüs hastalıkları uzmanıymış, önce bi heyecanlanıyoruz ama sonra ciğerlerle alakalı olduğunu hatırlayıp nasılsa sigara da içmediğimiz için konuyu çabuk kapatıyoruz J))) ama şu su altı arkeolocik park projesi bayaaa bi konuşuluyor J Oğuzhan, Hamdi ve Gürel de geliyorlar…
Yola çıkıyoruz…
Nereye?
Bilmem derken, fondaki gerilimli müziğe uygun gülümsüyor Erdinç J)) Sanırım korkunç bir gün olacak J))))
Ayrıktaş’ a gidiyoruz…
Malzemelerimizi falan erkenden hazırladığımız için rahatız… Ama keşke Aylin’ in getirdiği kurabiyelerden fazla yemeseydik… Kemeri takınca fark ediyorum J
Doruk ve küçük Tolga ile birlikte Başak, Seda, Alp, Tarkan, Aylin ve ben dalıcaz… Liderimiz dalışımızı anlatıyor…
Ve dökülüyoruz suya…
Görüş bulanık… Bulanık bir mavinin içinde nereye kadar gideriz ki deyip, biraz kıyıya yaklaşıyoruz… Artık hepimiz rahatız, hadi bakalım inelim, görelim J
Aşağıya doğru ilerliyoruz J ben yüzerliğimi ayarlamakta sıkıntı yaşıyorum nedense… Acaba BCde mi bi problem var?… Allah Allah… Neyse… Ben kulaklarımı dengelemeye uğraşa uğraşa aşağı sallanırken yanımdan uçarak Alp geçiyor J paraşütle atlamış gibi J)) derinlerde dolaşıyoruz… 37metrelerden çıkışa geçtiğimizde, o güzel dağlık bölgede asılı kalmış bir balık sürüsü görüyoruz, sonra aynı türün başka bir sürüsünü de ilerde bir kayanın etrafında toplantı halinde yakalıyoruz… Kopez, goppez hangisini dilerseniz artık J
Doruk havamızı soruyor, Aylin’ le dersini çalışmamış haylaz öğrenciler gibi birbirimize bakıyoruz J)))
Şimdiii…
Havamız var tamam mııı?
Ama yüz bardan fazla… Ama kaç bar bilemiyoruz… Ama fakat psi olarak söylemek de biraz abartı olacak gibi J))))
Doruk, sıkıntımızın farkında J 100+ işaret edip OKleşiyoruz kısaca J))))
Etraf yine çok güzel yaa… Bazı yerler var ki kaç kere dalarsanız dalın her seferinde yeni bi yer gibi algılanıyor… Ayrıktaş da benim için öyle… Sadece ayrıktan geçtikten sonra bir kulak dengeleme sıkıntısı olabiliyor J bugünkü gibi meselaaa…
Dönüşteyiz… Şaka maka suya gireli epey olmuş, ben biyolojik saatimle 30-40dk olduğunu tahmin ediyorum… Teknenin dibindeyiz… Doruk havayı soruyor… Daha havalar 1500 (100bar) hadi devam diyor… Ben “yok ben çıkiiim” diyorum J “neden?” diyor… Anlatmaya çalışıyorum… Aylin’ e söylüyorum sen devam et, ben çıkıyorum diye… En sonunda harflerle anlaşıyoruz ;) benim için dalış bitiyor… Aceleyle tekneye çıkıp, telaşla üstümü değişiyorum J))) Mehmet Hoca “ehh gideli epey oldu” diyor J 40 dkdır sudaymışız meğer…
Öğlen yemekte soslu makarna var J)) herkes çıkıp kurularını çektikten sonra sohbet muhabbet yemeğimizi yiyoruz… Bu arada Koçluoğlu da bizimle aynı yerde… Aklımıza slip şortili dalgıç geliyor, bakınıyoruz yok J)) Basınç altındaki slip şorti davranışlarını düşünürken ortadan ikiye bölünme tehlikesine karşı bazı tip mayolarla dalınmaması gerekliliğini keşfediyoruz J)))))))……
Bu arada hava nasıl biliyor musunuz?
Hani bööööle ayna yüzeyi olur ya… Dümdüz… Deniz öyle düz… Hava parçalı bulutlu olduğu için de denizin rengi de tam ayna gibi gri, parlak… Etrafta bizden başka kimse yok, yani ses de yok… Tekne yağın üstünde kayar gibi gidiyor… fssss… Film sahnesi olsa bu kadar huzur ürkütücü olur ve sonra ne olacak acaba diye heyecanla beklersiniz J)))
Ve esas olayın olacağı sahneye geldik J))
2. dalış Monem’ de…
Bu sefer 2 gruptan da dalmayanlar var, onun için birleşip Voltran’ ı oluşturuyoruz ve Erdinç’ in liderliğinde dalıyoruz…
Başlıyoruz Monem’ i tavaf etmeye…
a-aahh… Aylin bana ben Aylin’ e gösteriyoruz… Hani benekli lapin var ya… İşte ooo… J Hamdi ve Oğuzhan ikilisi fotoğrafını çekecek, biz devam ediyoruz…
Pervanenin oradan dönüyoruz… Biraz yükselerek ilerliyoruz… Bu arada ben ilk defa alt koridorlarından içerisine bakıyorum… İçerde kimse yok gibi J))
Bi yerlerden ördek sesi geliyor… Yukarı bakıyorum, sağa bakıyorum, sola bakıyorum… Bir de arkama bakıyorum kiiiiiii……
Bunlar onlar mı?
Akyalar bunlar mıııı?
Hemen o tarafa doğru ekip halinde Monem’ i terk ediyoruz… Biz yetişene kadar Akyalar uzaklaşıyor ama vazgeçmiyoruz…
En sonunda Aylin, ben, Oğuzhan, Hamdi ve Gürel sürünün ortasında kalıyoruz… Ellerinde fotoğraf makineleri çılgınlar gibi çekiyolar… “Bizi de… Bizi de…” diyoruz ama… Ne fayda… Burnumuzun dibindeki akyalarla poz veremeden; daha doğrusu biz birlikte poz veriyoruz da fotoğraflanamadan dönüyoruz J)))
Bir ördek sesi bizi çağırıyor ama biz akyaların ortasından ayrılamıyoruz… Acaba etrafımızda dönerek bizi hipnotize mi ediyorlar J)))
Sonunda dönmeye karar verip toparlanıyoruz… Monem gözükmüyor… nanananaaaa… Küçük Tolga bizi bekliyor biraz ilerde…
Tekrar Monem’ in etrafında toparlanıp turumuzu kaldığımız yerden tamamlıyoruz… Akıntı bizi biraz uçuruyor ama çok zevkli… Minik bi karabaşı yakalıyorum, korkuluk borularından birinin içinde, Gürel de fotoğraflıyor… Artık ben de minişleri görmeye alıştım J))
Bi de kocaman bi papağan görüyoruz Aylin’ le… Erdinç’ e göstermek isterken gidiyor, Erdinç ne diye sorduğunda nasıl anlatıcaz? Kanat çırpıyorum, ama küçük kanatlardan J)))) Çıkınca kanat çırpmanın vatoz demek olduğunu söylüyor; haaa ama ben küçük küçük çırptıııım diye savunuyorum anlatımımı J)))) e ne kabak çekirdeği çitleyen kuş diye mi anlatıcam, o daha zor yauw J)))
Erdinç’ in komutuyla tekneye doğru yollanıyoruz, çıkıyoruz yüzeye… Ağırlıkları ver, paletleri ver… Merdivenlerden çıkarken biraz zorlanıyorum… E yine tüpün yarısını geri geri getirmişim J)) Bi de bişey beni çekiyo sanki… Mehmet Hoca çözüyor olayı; daha doğrusu düğümü J))) ipe dolanıp fiyonkum eksik hediye paketi şeklinde çıkmışım da tekneye…
Kurulandıktan sonra geçiyoruz ön tarafa, alıyoruz kahveleri çayları… Aylin heykeltıraş bi arkadaşıyla şu bizim projeyi konuşuyor… Sanatçı işte, heykellerinin su altında olması onu çok heyecanlandırıyor J Bu hafta bu konuyu biraz çalışalım diyoruz… Biz muhabbete koyulmuşken bir telefon geliyor… Belli değil şimdilik ama 7mtlik bir heykelimiz olacak belki de… Biz de heyecanlanıyoruz birden…
Teknede artık bi sürü kaptan olduğu için Erdinç ve Mehmet Hoca rahatça sohbete katılıyolar J) cümbür cemaat kakara kikiri sohbet muhabbet önümüzdeki hafta için içimizi heyecan, istek ve bol huzurla doldurup kıyıya yanaşıyoruz J
Sevgiyle k(d)alın…
Elvan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder