12 Şubat 2011 Cumartesi

Karaburun (16.Eylül.2007)

Bu hafta Karaburun’ da dalalım… Umut Volkan’ la Kaynarpınar’ da olacak; biz de Aylin’ le Karaburun’ a gidelim… Pazar günü hep birlikte dalarız…
Fethiye “ulu dalgıçlar” grubundan bize yadigar Umut ile Volkan, sabahtan biz bi derin yapıcaz diyolar… Bir önceki haftadan sözleşmişler CKC ile daha önce dalınmamış bi yere dalacaklarmış… Biz gelmeyiz diyoruz… Tamam, siz de ikinci dalışa katılırsınız diyolar…
Botla gidildiği için zaman derdi yokmuş… Programımızı yaptık, rahatız…
Bu arada hafta sonu Ege kıyılarında fırtına uyarısı yapıldığı haberi geliyo…
Haydaaaa…
Cumartesi işteyim, telefonum çalıyor, Mehmet Hoca…
Bu hafta Çeşme’ ye Karaburun üzerinden gidiyorlarmış da bizim CKC kardeşlere uğramışlar, gerçek Ateş Huz da ordaymış anladığım kadarıyla J
“Merak etme” diyor; “ben burdakilere seninle ilgili brifing verdim… rahat olabilirsin J)))” Gülüyoruz… Sanırım yarın gittiğimde kapıda “kapalı” tabelası bulacağım J)))))
Unutmadan Karaburun’ da bizim Dolphinland’ den arkadaşlarımız Can ve Kaan Cindemir kardeşler CKC diye bir dalış merkezi kurdular. Geçen seneki Karaburun macerasını hatırlayanlar varsa o zamanki grup da ikiye ayrılmış… Yani Karaburun’ da şu anda 3 tane dalış merkezi var J Ama tabi bizim adres tahmin edeceğiniz üzere belli J)))
İşten sonra Aylin’ le yola koyulup, yoldan Volkan’ la Umut’ u da peşimize takıp Karaburun İskelede Albatros’ ta balıklıyoruz…
Sabah onlar erken dalacaklar; yani 10 gibi J biz de 12 gibi İskeleye geleceğiz 2. dalış için…
Heyecanlıyız ikimiz de… Tamam, daha önce bir bottan atlama, benim için daha doğrusu atılma, tecrübemiz var ama o sefer bota kuşanıp da binmiştik; şimdi ise botta kuşanacakmışız…
E bi de fırtına haberi aldık… Dalgalar kim bilir nasıl olacak…
Ayyy nasıl olacak sahi yaaa…
Sabah kalkar kalkmaz ilk iş terastan denize göz atıyoruz… Fena gözükmüyo ama ortada 1–2 kuzucuk dolaşıyo… Rüzgâr da fena değil haa… Hafiften ısırıyo bile, şort yerine pantalonlarımızı çekiyoruz… Kahvaltıdan sonra çıkıyoruz… Aylin’ e ufak bir Karaburun turu yaptırıyorum, hem de heyecanımız yatışır belki ;)
Saat 12 gibi Kalyon’ a geldiğimizde bizimkilerin daha yeni gittiğini öğreniyoruz… Rüzgâr artıyor… Gözümüz denizde… Dalgalar azıtıyor… Gözlerimizde korku ve tedirginlik artıyor…
Nasıl kuşanıcaz…
Hadi kuşandık atladık, daldık, bota geri nasıl çıkıcaz…
Hey Allahım yaa…
Beklerken kahvelerimizi içiyoruz… Su içiyoruz… habire bişeyler içiyoruz… Heyecandan mıdır nedir?
Gözümüz denizde… Dalgalar azıtıyor… Karşıda bişey var kıyıya doğru geliyor… Geliyorlar galiba… Yok yok… Duruyo orda… Allah Allah… Ne bu yaa… Sanki bot ters mi dönmüş ne… Üstü düz bişiii… Yok canıııım… J Yaklaşıyo… Balıkçıymış yahuuu…. J))) Üstüne tente yapmış J)) Ama yine de dalgalar…
Sonunda geliyolar, kıyıya yanaşıyolar… Biz heyecanla masadan fırlıyoruz… Bizim dalış yaklaşıyo ya J)) Kaan karşıdan gözlerini kısıp bakıyo…
Benim ben Elvan J)))
Mehmet Hoca söylemişti geleceğini diyor J)))
Çocukluğumun Karaburun’ unda dalışla kavuşmak ayrı bir zevk… Can ve Kaan’ la sarılıyoruz…
Bizim derinden gelenlerin şöööle bi dinlenmesini ve yeryüzünde vakit geçirmesini bekliycez… Oh oh daha 1 saatimiz falan var… O sıra da Mares Emrah geliyor… Poseidon saat 15-15.30 gibi hava duracak demiş; 16.30dan sonra da yine patlayacakmış… Aman aman bekleyelim, dursun J hadi bi yarım saat daha kazandık ;)
Bu arada Can bizim grubun lideri olacak biz 25-30mt civarında gezinicez; Kaan diğer grubu alıp 18mtlerden gidecek… Hangi noktada dalınacağına uzun süren bir istişareden sonra karar veriliyor J Ben kuytu bir yer olmasından yana oluyorum tabi sürekli J)))
Can dalışı anlatıyor… Botu kuytuya çekiyoruz… Kuşanıyoruz… Sonra dalış yapacağımız noktaya çıkıyoruz… Hepimiz aynı anda atlıyoruz ve hemen dalışa geçiyoruz…
Ben bişey sormuyorum, sadece bakıyorum…
Nasıl yani yaaa… Neden sebep atlar atlamaz dalıyoruz??
E çünkü dalga olacakmış…
Madem kuşandığımız kuytudan dalsak olmuyo mu?
Hayır efendim, diğer köşeden dalıp; kuytudan çıkıyomuşuz… Bi de bota geri çıkcaz ya…
Ya atlar atlamaz nasıl dalıcam… Nefesim düzgün olcak mı bakalım, maske su dolcak mı bakalım…
Off ya offf…
Saat 15.00; hadi yavaştan hazırlanalım diyorlar…
İyi… Gidiyoruz malzemelerin olduğu yere…
Seçiyoruz malzemeleri, tüpler geliyo… Hazırlıyoruz takımı, giyiniyoruz elbiseleri…
E peki bunlar bota nasıl gidecek… taşıycakmışız…
Haydaaaa… J Sırtlıyoruz malzemeleri… Hadi bakalım bota kadar yürünecek…
Yauw hayret bişiii… Ben anakuzusu bi dalgıçım komando eğitimi falan anlamam… ;)
Zaten hala bota nasıl bineceğimi, nasıl kuşanacağımı, atlayacağımı ve geri çıkacağımı gözümde canlandıramıyorum…
oooffff… ooofff…
Geçen hafta maskeyle yaşadığım problemden bahsediyorum… Botta yedek olacak mı diyorum. Can yanına bi maske alıyo yedek… Bi problem olursa aşağıda değiştiririz diyo… Yaaa olmaaaazzzz diyorum ben yukarda değiştiririm… E artık ama diyolar advenced oldun ya… Yani tabi istersem aşağıda da değiştirebilirim ama ne gerek var diyorum… E yani yukarda yapabileceğin bişeyi niye aşağıda yapacaksın ki… ;)
Bizimle birlikte dalacak bi de Metehan abi var J diğer grupta da Mares Emrah var, Deniz’ in babası Kağan var (yumuşak g’ li) bi de OW bi arkadaş var. Bu arkadaşlar bütün bu şamatalara mana veremiyolar tabii J))))
Herkesin yardımıyla malzemelerimizi bota verip, sonra da kendimizi bota atıyoruz… Bir kısım botta diğerleri aşağıda Kaan dizini bükmüş, bas diyor…
Bas, kendini yukarı çek…
Belime kadar botta, ayaklarım havada… Eee çektim şimdi noolcak…???
Herkes kahkahayı patlatıyo… Benden biraz önce Aylin de aynı tepkiyi vermiş… Bottan birileri çekiyo derken… Balık gibi botun içine yuvarlanıyorum… Tabi balık dediysek zargana değil ;)
Yaa bu sahneyi ben bile anlatamıyorum yani… yaşamak lazımdı….  J))))))
Aylin’ le ikimizi arkadaki koltuklu bölüme oturtuyolar… Yola koyuluyoruz; küçük adaya gidiyoruz… Kıyıdan açıldıkça dalga boyu artıyor…
OOhooohoooo … karşıdan gelen dalgalara baaaakkk….
Bana heyecanlanma diyolar… Mümkünmüş gibi…
Can neden heyecanlanıyorsun; bak şimdi deyip… Bu botun ağzına kadar su dolsa da batmayacağından falan bahsediyor… Ve ayrıca suya düşsen ne olacak diyolar… yaaa ne olacak olur mu ya bot kafamıza geçerse…
Ben en iyisi gözlerimi kapıyim gelince haber verin… Zıplamalar artınca Umut’ un koluna yapışıyorum gözlerim kapalı J))
Kuytuya gelince kuşanmamıza Can ve Kaan yardım ediyolar, vallaaa paletlerimi bile giydirdiler J))) O sırada Aylin maskenin kayışını kopartıyo J yedek maskemiz var nasılsa diyoruz rahatız… Bakıııın tedbirli olmakta fayda var ;)
Kuşanma faslı da bittikten sonra Volkan, Umut, ben, Aylin sırasıyla oturduğumuz kenardan aynı anda kendimizi arkaya bırakıcaz…
Hahahahaaaaa… kolaydıııı…
Hadi diyolar önce beyler atlasın, hanımları aşağıda karşılasınlar… Ayy benim kalbim çarpıyo yaaa… Volkan' la Umut atlıyo…
Kaan bana regülatörü ve maskeyi tut her zamanki gibi, şimdi kendini arkaya bırak diyo J
Bırakamıyorum kiii…
En sonunda regülatörü çıkartıp, “yapamıycaaam” diyorum en acıklı sesimle…
Kaan da “tamam o zaman ben seni itiyorum” diyo…
Taaaa…
çoooofff (sudayım… )
maaam… J))
Birileri çok iyi diye bağırıyo… Tekneye OK işaretemi de veriyorum, bir iki kere kafama vurarak J)))…
Ben kendimi en yakında Umut’ un yanına atıyorum, Aylin atlayacak… Bu arada şu nefesimi düzelteyim J hem maskeye bakiiim… Sokuyorum kafamı suya, sakin sakin nefes alıp veriyorum, aşağıda erişteler bir sağa bir sola savruluyolar…
Nefesim düzeliyor… Kendime geliyorum… Benim bütün derdim suya girene kadar… Bu da bi gün çözülür heralde…
Dalışa geçiyoruz… Biz muhteşem dörtlü şeklinde inmeye başlıyoruz… Ben biraz yukarda kalıyorum… Palet mi vuruyorum ki diye düşünüp, hareketsiz kalmaya özen gösteriyorum; bu arada maske su alıyo L
Umut karşımda… Dur diyorum… Maskede problem… Diz çök diyor… Tutunuyorum bi kayaya… Tamam galiba… Kulaklar dengede mi… Evet… Hadi yola çıkalım..
A-aa yok yine doldu… Can yaklaşıyo yanıma… Maskeyi boşaltmaya çalışıyorum… Can bakıyo… Olmuyo, sinirleniyorum kendime… Su yok diye işaret ediyo… Burnumun ucunda var yaaa… Gösteriyorum… Neyse onu da hallediyoruz…
Sanırım eskiden uğraşmayayım diye kanıksadığım maske içi suyu artık beni rahatsız etmeye başladı… J))
Neyse çıkıyoruz yola… Biz Aylin badimle hemen yan yana pozisyonlarımızı alıp, sağa sola bakına bakına ilerliyoruz…
Bi dönemeçten sonra Can bize tepede 1–2 amfora, onun aşağısında kovukta da 2 tane müren işaret ediyo… Ben sadece bi tanesini görebiliyorum…
Aşağısı var yaaa… Oyuk kovuk falan dolu… Ay bunların içine tek tek bakmak lazım yauw… kimbilir neler vardır.
Çatalkuyruklar etrafta cirit atıyo J biz kayalıkların içine, altına, kıyısına bakarken Can erişteleri işaret ediyo…
Ne varki diye dönüyoruz… Ben uzaklara bakıyorum… Kim bilir belki bi orfoz, belki bi sinarit falan geçiyodur ilerlerden…
Yok yok… Eriştelerin içini gösteriyo… müren diyooo…
Allah alllaaaah… hah gördüm yaaa…
Erişteler gibi sarı-siyah bişiiii… Hala daha görmeyen var diye iyice yanına gidip paletini uzatınca o sokak müreni var yaaaa… nasıl bir yerinden kafasını kaldırıyo, öne doğru pıhhhlıyo… Nerdeyse hayvanın sesini duyucaz J))))
Kocamandı yaaa… Biz Aylinle geri geri uzaklaşıyoruz… Bi süre sonra arkamıza bile bakmıyoruz J))
Orda ne var burda ne var derken… Metehan abi garip hareketler yapmaya başlıyo… en son tepetaklak eriştelerin içine girmek ister bi pozisyonda görüyorum… Aylin’ le ikimiz hemen fren yapıp duruyoruz… Arkadan Umut’ la Volkan yetişiyolar… Can kargaşayı görünce koşup geliyo…
Ben adamcaaza nerdeyse sarhoş damgası vuracakken ağırlık kemerinin çıktığını anlıyoruz… Umut aşağı bastırıyo… Volkan kemeri tekrar beline dolamasına yardım ediyo falan derken olay halloluyo J yokuş yukarı yolumuza devam ediyoruz…
Yükseldikçe dalgaların kayalara vuruşu içimize işliyo… Hani yatak odasının içindeki gibi… Güm güm… atıyo dalgalar içimizde J bir sağa bir sola savruluyoruz… Bi yerde okumuştum, bişey akıntısı diyolar böööle dalgaların yarattığına… ama bu o mudur bilmem… bu konuyu çalışmam lazım J
Neyse Can Metehan’ ın havası bitti diyor çıkıyoruz. Bu botla dalışın da böle bi avantajı var hava bittiğinde hadi diyosun çıkıyosun J)) gelip topluyolar… Ama neyse ki bizim grubun çıkışı kuytuyu buluyo J))
Amaaaan heyecan yeni baştan J))) aşağıdan aşağıdan gitseydik ya J)))
Eveeet sıra bota geri çıkmakta… Ağırlık kemerini verdim… BCyi de çıkardım verdim… “Şimdi bak şuraya yetişebiliyo musun?”
“Evet…”
“Oraya tutun ve bi palet vur kendini yukarı çek…”
Eee çektiiim… Ama yine ben burda kaldıııım… J))) bu sefer ayağımda paletler de var… Tam fotoğraflık bi poz ama… Neyse ki makinesı olan yok J)))) Volkan aşağıdan ahh kafam diye şamata yapıyo, bu sefer gülmekten düzelemiyorum falan derken yine teknenin içine yuvarlanıyorum… Hadi bu sefer denizkızı gibi deyip de kendime biraz iltifat edeyim J))) ne de olsa sudan çıktık J))
Herkes toparlandıktan sonra kaptanımız Umut basıyo gaza…
Kıyıya doğru giderken, motorun sesini beğenmemeye başlıyolar… Bişey var ama ne? Vıyk vıyk edip hepten duruyo motur…
Haydeeeee…… Nooldu ki…
Ben sakinim ama tabi herkes bana dönüyo J)) “Ehh yaa Elvan kaç aydır buradayız böyle bişey seni buldu” diyolar…
Telaşlanmıyorum çünkü kıyıya uzak değiliz… Dalışımızı da tamamlamışız selametle… Bundan sonrası dert değil artık J)))
Mazot bitmiş olmasın diyorum…
Benzinliymiş…
85lt benzin var gözüküyo… ama uğraşıyolar uğraşıyolar çalışmıyo…
Bitmiş abi… J))
Can atlıyo, botu çekmeye başlıyo…
Nasıl yaaa… Kıyıya yakınız da bizim çıkacağımız kıyıya değil ama…
Bu arada KaĞan telsizle kıyıya haber veriyo… Yer ekibi alarma geçiyo… Hemen Kalyon’ un motoru bizi çekmek için yola koyuluyo… Bu arada Poseidonun raporlarına göre hava birazdan patlayacak… OW arkadaşın rengi değişmeye başlıyo, hafif bir sararma, biraz da oranj var bu renkte sanki J suya atla diyoruz… Söz dinleyip, atıyo kendini suya… Gerçekten rahatladığını görebiliyorum… Biraz önceki renk bir çizgi halinde yüzünden aşağıya doğru kaymaya başlıyo J))) vallaaa hani çizgi filmlerde olur ya… gerçekmiş meğer J)))
KaĞan telsizle hanımını da rahatlatıyo, merak etmesin diye; “geliyoruz aşşşkııım”…
Motor gelince Can arkaya geçiyo, bu sefer itmeye başlıyo… Limanın içine sokuyolar botu J malzemeler kalsın arabayla alırız diyolar… Neyse böylece onları taşımaktan yırttık en azından ;)
Kıyıya geldiğimizde yer ekibinden Nur’ u görüyoruz, elbiseleri falan giymiş, hazır yani acil durum için… İşte budur J)) KaĞan’ ın eşi de bizi karnı burnunda kıyıda karşılayanlardan… Bu sefer biz sesleniyoruz… “geldik aşşkımmm” J)))
Hep birlikte dalış merkezinin yolunu tutuyoruz… Pek bi havalı gittiydik, ama yine de bozuntuya vermeden bütün İskeleyi dalgıç kıyafetlerimizle yürüyerek geçiyoruz J)))) Bi fonda müziğimiz eksik… mission impossible… J))))
Üzerimizi değişip, Kalyon’ un masalarına yerleştiğimizde çoktan kalamarlar söylenmiş; ama size bi sır vereyim… Kalamar tamam daaa… Kızarmış patates üstüne sarımsaklı yoğurt üstüne pul biber…
üüüffff…
Tabi esas keyif muhabbette J))) Detaylara giremiycem, buraya kadar bile okuduunuzdan şüpheliyim çünkü J))))
Dalış defterlerimizi dolduruyoruz, ben minik notlar alıyorum hatırlatma olarak… KaĞan amma yazdın diyo… Kaan her dalışı yazar diyo… KaĞan dalış defterimi incelemek istiyo… Yazıları sadece ordakiler sanıyo J))))
İyi ki tek dalış yaptık, yoksa bitiremeyecektim anlata anlata…
Bu arada Mehmet Hocamcım da sürüyle orfoz resimlemiş haberiniz olsun J)))
Küçükken Karaburun’ da denizden çıkmak bilmezdik, hava kararıncaya kadar… Müren gelicek diye korkuturlardı da öyle çıkardık… Haklılarmış meğer… Haa balıkçılarda kedi, ha Karaburun’ da müren J)))
Can ve Kaan ne iyi ettinizde Karaburun’ da bizi dalışla buluşturdunuz… Teşekkürler… Yolunuz açık olsun, deniziniz balık dolsun…
Sevgiyle k(d)alın…
Elvan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder