12 Şubat 2011 Cumartesi

İzmir’ in kavaklarııııııı… (09. Eylül.2007)

İzmir’ in kavaklarıııı dökülüüür yapraAaklaaAAaaarıııı… Bizee de derler ÇakıcıIIıı yar fidan bOoooyluuuuum yıkarız konaaaklaaAAAaaarıııı…
Sonra da yerine otel yaparız ;) biz yine Aylin badimle Çeşme’ ye dalmaya gidiyoruz…
Cumartesi iş çıkışında kendimizi arabaya tıkıp, Dalyan’ a Aylin’ lere oradan da Alaçatı’ ya... Sohbet muhabbet derken… Şarap, puro falan… Saat olmuş 02.30…
Neyse ki yakındayız tekneye, yüzümüzde yastık izlerimizle sabah teknedeyiz… Yolda Şüko arıyo, bilsem gelirdim diyor… Anlıyorum teknede olduğunu J şaka yapıyo hınzır…
Tekneye vardığımızda Aziz Hoca karşılıyo bizi… Mehmet Hocamcım yeni öğrencilere ders veriyo yukarda; Erdinç alışverişte… Gül abla da son seferden sonra terk eylemiş bizi. Roger da gitti L
Yeni öğrenciler bizim Efes şantiyesinden 2 mimar, Melisa ile Atilla… (Hansel ve Gratel gibi oldu J)))) Biz de işte nasıl anlatıyosak duyan heves ediyo dalmaya… Bi de benim dalış geçmişimi öğrenen “ooo Elvan bile daldıktan sonra ben de yaparım” diyor J))) dalış camiasına katkımız devam ediyor anlıycaanız J))
Bu arada uzun zaman oldu yine… Özleşmişiz… Muhabbet süper… Hatta bi ara gülme krizine falan giriyoruz… Datça’ daki dalış merkezinin kartını almıştım gittiğimde… Onu Mehmet Hoca’ ya veriyorum hani belki Kalkan yerine Datça’ ya gidilebilir diye… Ama hep birlikte Fethiye’ ye gitmeye karar veriyoruz…
Bize de telafi gezisi olacak ;) daha önce yapamadığımız dalışları yaparız, belki Afkule’ de bile dalarız ha?
Neyse hayalleri bırakalım da gerçeğe bakalım J
Nereye gidiyoruz???
Monem’ e gitsek mi acaba?
Eveeet… Ben bu sene Monem’ i görmedim daha hiç… Bu yaz kısa mı sürdü, ben mi az daldım? Doyamadım yaa…
Mehmet Hoca grupları yapıyo… Biz birinci grubuz Erdinç’ le… Aylin, ben, Şüko, adı Kamil olup da kendi Çekoslavak olan birisi ve arkadaşı var, bi de yeni başlayan henüz 3. dalışı olan bi hanım kızımız var J
Hocamcııııımmm… Biz dün gece şarabı biraz kaçırmışız, bi de uykumuz varrr… bişey olur mu ki?
Suda görürüz, hadi hazırlanın bakalım diyor gülerek J
Dalış brifingi veriliyor; bizim grupta hanımların çokluğu nedeniyle Thomas’ ın grubunu önce atıyolar; biz ikinci grup oluyoruz J))
Atlıyoruz, teknenin burnuna gidene kadar yoruluyorum vallahi… Dalgadan dalgadan J İnişe geçeceğiz… off… Nefesim düzelir birazdan… Başlıyoruz inmeye…
İyi güzel hoş…
E hadi artık ipi bırakalım…
Anam anam anam ne itiyonuz… yaaa bende bi yampirilik var… bi türlü düzelemiyorum, birisi ittiriyo mu, tüpüm mü kayıyo…noluyo???
Ooff… Dengemi bulamadım…
Kulaklarım… Canım kulaklarım… Onları dengeliyorum boyuna…
Bu pembe very girly (aahhh aahhh Rogercımın maskeyi görünce yaptığı yorumdu bu L) maske ilk günden buğulanmadı da bu sefer sanki su alıyoruz… Burnumun ucundaki su beni şimdilik rahatsız etmiyo ;)
Bu arada biz en arkada kalmışız; Şüko bizim biraz önümüzde… Erdinç yeni dalgıç kızımızın konsolundan tutmuş… Henüz naaptığını anlamadım J sanki kaçmasın diye yakalamış gibi…
E bizimle birlikte dalan Kamil ve arkadaşı nerde? Allah Allah, Erdinç için durum normal olduğuna göre var bi bildiği demek ki…
Monem sağımızda ilerliyoruz. Ben daha önce burada böyle bir akıntıya rastgelmemiştim… Neyse sonunda direksiyon hâkimiyetini sağlıyorum ama öldüm yorgunluktan… Dalgadandır dalgadan… J
Pervaneye inmiyoruz, yarı yoldan tekrar geldiğimiz yöne dönüyoruz…
Kaptan köşküne giriyolar, Erdinç bana da işaret ediyo… Yok, ben almıyiim diyorum J Sonra üstten üstten dolaşıyoruz… Koca bi iskorpit görüyoruz… Geminin neresinde diye sormayın sakın… Ön tarafta bi yerlerde işte J
Sonra esaaas bi ahtapot görüyoruz kiii… kocaman… jöle gibi yayılmış güvertede… Erdinç’ i görünce kaçıyor J
Sonra başında iki tane uzun siyah kolu olan ve bu kollardan ışıklar saçan, ortada kocaman yuvarlak gözü olan gövdesi ise dalgıç gövdesi olan “Aziz Canavarı”nı görüyoruz J))
Yeni gözüyle güzel fotoğraflar çekiyor… Biz de poz veriyoruz J… Erdinç geminin bişeysinin (valla adını unuttum baca gibi bişey ama üstü kapalı) üstüne oturuyo biz de Charlie’ nin melekleri şeklinde etrafını çeviriyoruz J)) 
Biraz daha dolanıp hadi gidelim diyoruz… 17,5mt derinliğe varan 35 dk süren dalışı bitiriyoruz…
Ben bu kadarcık zamanda böyle yorulmazdım yauw, gerçi hava tüketimi yine fena değil 100barla çıktım ama kondisyon mu düştü, yoksa akşamki yaramazlık yüzünden mi? ;) Dalgadandır, dalgadan J
Bi daha mı tööööbeeee… Dalış öncesi dalga geçmek miiii… yok öööle…
Hadi, Jandarmaya gidip eğitimler yapılırken biz de yemeğimizi yiyelim J sonra da bi uyusak J
Atilla’ yla Melisa hazırlar; atlayacaklar. Melisa sırt problemi yüzünden oturarak atlayacak. Bu arada nasıl olduğunu biz de öğreniyoruz. Ati de kendini atiyo suya.
Melisa heyecanlıyım diyo, Ati’ den ses çıkmıyo ama içinde kopan fırtınaları gözünden fark ediyorum ;)
Eğitimi yapacakları noktaya doğru ilerliyolar… Biz de yemeğimize doğru J Defne yaptı bugün yemekleri, ellerine sağlık şekercim…
Biz uyuyamadan ders bitiyo, geliyolar geriye… Bu arada ben yapamam deyip çıkan olmuyo aralarından… Bi tek maske tahliyesinde Melisa biraz itiraz etmiş ama sonra yapmış valla… Helal olsun… Dönüşlerini yukardan izliyoruz kimse elele değil J))) Çıkınca biraz eğleniyoruz durumla tabi… Nedense heyecanlarını iyi anlıyorum ;))))
İkinci dalış noktasına hareketleniyoruz…
Yatak Odasıııııı……
Evet, hazırız… Ama şu ikinci grubu önce atalım da biz sakin sakin atlayalım diyoruz J önden Thomas’ ın ekibini gönderiyoruz yine, arkadan da biz gidiyoruz… İniyoruz diyo Erdinç…
OK…
plopplopplop…höööö…
diz çök, sakiiiin… Tahliye et…
plopplopplop…höööö…
yineee!!!!
Aaaa maskeme nazar değdi yaaa L ben boşaltıyorum o doluyo… Çıkıyorum yukarı… “Mehmet Hocaaaamcııııımmm… Bana bi maske verir misiiiin?” Değiştiriyorum maskeyi… Amaaan bu da pek karanlıkmış yahu… Hadi artık yürü amma huysuzsun bugün…
Aylin endişeleniyo, sürekli OKleşiyoruz J neyse geldik bizim derin maviliğin kapısına J burayı çok seviyorum…
bu manzara var yaaa… işte diyor burası başka bir dünyanın kapısı…
hadi buyurun…
kemerin tepesinden bir karagöz sülalesi sarkıyo; birisi onları rüzgar çanı yapmış galibaaa…
süper bi manzara…
ama bu güzelliğe kapılıp kulak dengelemeyi unutmayalım lütfen… ;)
sağa dönüp de orfoza merhaba demeden devam ediyoruz… Yatak odasına giriyoruz ama bizden önce sanırım bir aile faciası yaşanmış burada… Her yer toz duman… Biz Aylin’ le girişin sağında kalıyoruz… bi tek bacadan sızan ışık gözüküyo…
Erdinç nerde, Şüko nerde bilen yok...
Allahım burada mı kalacağız; çıkışı buluruz heralde di mi? Erdinç bizi görmeden gider mi? Ya biz de onu görmezsek? Gülmeyin o derece bulanmış içersi; görüş bi karış…
Amaaan… Gerisin geri çıkar tekneyi buluruz, o dert değil artık J breh breh breh… navigasyon ve cesaret ve ben… Muhteşem bir üçlüyüz J)))
ama gerek yok, çünkü Erdinç zaten bizi bırakıp gitmiyor; centilmen adam bi de yolu gösteriyor…
Tam tünelden çıkacakken, bacadan yukarı çıkıyolar… Allah allaaah, bu nerden çıktı şimdi? İşaret ediyo, gelin diye… Biz de çıkartıyoruz kafamızı sudan J
a-aaa burası ne de güzelmiş…
Sonra daha önce burada yapılan evlenme teklifi sürprizini anlatıyor… Aaaa evet hatırladıııım, bizim yeni başladığımız zamanlarda anlatmışlardı olayı J romantik dalgıçlar işte… 
Neyse biz dalışımıza devam edelim, arada böyle mola verip konuşacak yer olması iyi bişeymiş, biz neden bi senedir burdan kafamızı çıkarmamışız ki? J
Neyse hadi gidelim…
Dönüyoruz adanın etrafını… geçen dalışta benden sonra Mehmet Hocanın girdiğini sandığım kovuktan yukarı doğru devam edecekken ben ilk defa inek desenli deniz tavşanını görüyorum… Aylin’ e gösteriyorum… Eğleniyoruz… O balık bu balık derken, dikenleri dökülmüş kel bi denizkestanesine ikimiz de gülüyoruz J)))
50.dalışım 50dk sürüyor J neyse ki 50mt değil J)) 16 mt… havayı biraz sömürmüşüm 80barla çıkıyorum… Ama zaten dalıştan önceki gece yaramazlık yapmamaya tövbe ettim artık ;) Bu arada yanlış duymadınız 50.dalışım dedim… sevdim ben bu işi işte J
Mehmet Hoca öğrencileriyle dersini ve yatak odası gezisini tamamlayıp çıktıktan sonra, hareket ediyoruz… 22–23 Eylül’ ün programı yaparak geri dönüyoruz…  Daha önceki tecrübemizden dalış kulübünün telefonunu ve otelin adını veriyoruz biz. J)) bakalım, Mehmet hoca bu hafta çalışacak… J Teknede dalış sonrası sohbet pek bi keyifli oluyo ;) Özellikle hem inşai, hem tıbbi hem de dalışla ilgili olunca uzadıkça uzuyo konu J)))))
Türküsüyle geldik, marşıyla gidiyoruz… Bugün dokuz eylül… Keyifli geçirdiğimiz bugün için katkıda bulunan herkese teşekkürler…
İiizzzmir’in dağlarında çiçekler açar… İiizzzmir’in dağlarında çiçekler açar… Aaaltın güneş orda sırmalar saçaAar… Aaaltın güneş orda sırmalar saçaar.
Sevgiyle k(d)alın…
Elvan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder