18 Şubat 2011 Cuma

Biz Kaş Yaptık; Gözü Çamur Çıkardı; Kaş Çamura Yattı… (17-18. Kasım.2007)

Allahım bu yağmur çamur ve fırtına hafta sonu güneşe dönüşür mü acabaaaa…? Bu kadar heves kursağımızda kalmaz di miiiiii?
Hafta sonu hava açacak, Aylinim badimle pek bi mutlu ve de mes’uduz… Yaşasın Kaş’ a gidiyoruz derken Aylin önce grip oldu… İlaçlar, portakallar, limonlar derken son gün büyükbabası daha derinlere dalmaya karar verdiği için onun yanında olması gerekti…
Sonuçta biz tam olarak 20 dalgıç+2 anne+1 annaaane+1 bebiş+2 şoför koyulduk yola…
Otobüse bindiğimizde otobanda vereceğimiz molaya, çaylara ve ısırganlı böreklere endekslenmiştik bile :)) fakat acı bir sürpriz bizi bekliyordu…
Mehmet Hocayı ve arkasında ellerimizde poşetlerle bizi görür görmez adamlar dışardan yiyecek getirmek yasak deyip bizi geri çevirdiler :))) son geldiğimizden bu yana bir takım yasaklar oluşmuş :)) ama olsundu bizi kimse böreklerimizi yemekten alıkoyamazdı, geç olsundu güç olmasındı :)) sonuçta başka bir mola yerinde muradımıza erdik ;)
Bu arada arabamızda TV var… Kaynağı belli olmayan bi de film… Beni tanıyanlar ne kadar korku ve gerilim filmi sevdiğimi bilirler :))) filmin adı Hayalet Gemi…ıııııığğğğğ…… Seyrettik ama ben gerilirken Volkan ve Cem pek eğlendiler :))) Bana gerilim onlara komedi filmi oldu :))) anlıycaanız…
Film bitip de uyku vakti geldiğinde biz koltuklarda uygun uyku hallerine girmeye çalışırken Cem koridora matını attı ve dümdüz uyuyan tek kişi olarak Kaş’ a vardı :)
Sabah saat 08.00de otele varıp, odalara yerleşip, üstümüzü değişip, kahvaltıya koştuk… Sonra bizi bekleyen dalış merkezi Naturablue ile limanda buluştuk…
Hava nasıl güzel… Yaza inat…
ohhhhooohhhh…
Genç eğitmen Ufuk karşılıyor bizi, bir de Yusuf Hoca var o da sahipmiş. Bana tanıdık geliyor sanki :) Sohbet etmeye başlıyoruz. 2001de gelmiştim ben en son Kaş’ a… O zaman da ilk defa sualtı ile tanışmış, discovery dalışı yapmıştım…
“Siz miydiniz acaba bir yamaç paraşütüne bir dalış bedava veren?”
Yusuf Hoca gülüyor, “evet bizdik…”
Ben galiba ilk defa sizinle daldım diyorum :))) olabilir diyor, o tarihte 2 şirket vardı bu promosyonu yapan :)))
Mehmet Hocamcııııııımmmm… Koluna ilk yapıştığım hocayı bulduuuuum… :))))))
İlk dalışlarımı bildiğinize göre discoveryi tahmin edersiniz heralde :)))))))))))) şimdi bi de onu anlattırmayın bana :)))))
Yusuf Hoca pek seviniyor bu işe devam ettiğime :))) diğer hocalarım aynı fikirde mi sorarız bi ara ;)
Ekipmanlarımızı hazırlıyoruz, eksiklerimizi söylüyoruz, merkezden getiriyolar… Ve yola koyuluyoruz…
Aylin’ in dublörü olarak Volkan’ la anlaşıyorum :) Hazırlıklarımızı yapıp, ilk dalış noktasına varmayı bekliyoruz.
Bu arada 3 grup oluyoruz; liderler Mehmet Hoca, Erdinç Hoca ve Doruk…
Biz kızlar kulübü olarak Mehmet Hocayla birlikteyiz… Şüko-Lalehan; Deniz- Benal; ben- Aylin’ in yerine de Volkan…
Flaying Fish… Eskiden burda çokca uçan balık görülürmüş, şimdilerde yok demek ki :) atlayan ipe tutunsun diyor hoca… atlayınca başka şansının olmadığını anlıyorsun :) teknenin yan tarafında da devam eden ipten zincire kadar gidip, zinciri hiç bırakmadan dibe doğru iniyoruz… Allahım bu ne yauw… İpe asılmış çamaşır gibi… zincir bitti… kayalara yapış… herkes gelince yola koyuluyoruz… yüzerliğimi ayarlayıp gideyim diyorum… ama yan yan da gidilmiyo ki… yapışıyorum dibe, askerde alçak sürünme dedikleri şeyi yapıyoruz … :)))) off allahım komando eğitimine mi geldik… 28 dakikada 60 barla çıkıyorum, olcak şey değil… Biz Kaş' da değil de Eğirdir' de miyiz neyiz? Bu arada 38mtlere inmişiz, ama ne vardı derseniz? Akıntııııııı…… derim :)))) Ben buranın adının “flaying diver” olarak değiştirilmesini öneriyorum :)
Çıkınca Mehmet Hocamcım afferim grup diyor, dağılmadan, uçmadan kaçmadan çıktınız… Eheheheee… Seviniyoruz da bi parça yorulmuşuz sanki :)) güneş de var ya, hemen uyku moduna geçiyoruz…
Bu arada Kaş’ ın alışkanlıklarını biraz değiştirip, yanımıza yiyecek bişeyler alıyoruz, öğlen karaya dönmeden 2. dalışı da yapalım istiyoruz.
Yemeklerimizi yerken, ilerdeki kayalıkların dibinde siyah bi kafa beliriyor…
Fok… Fooooook…
Doruk atlıyor, o tarafa doğru yüzüyor… Mehmet Hoca tekneden yönlendiriyor, sağ yap, sol yap :))))
kaçmıyo da kerata ·:) yoksa badem mi?
Doruk yanına varıyor… Volkan’ ın ve Mehmet Hocanın fotoğraf makineleri sürekli çalışıyor :)…
Doruk siyah kafayı eline alıp sallıyor :)))))))))))
torbaymııııııışşşşşşş……
2.dalış noktası meşhur Kanyon…
Burada da akıntı var ama sabah ki kadar ağır değil :) Aynı ekip iniyoruz aşağıya…
Sol tarafımızda kayalıklar var, teras gibi, dümdüz… Ama o köşeyi dönüyoruz… Bizim Ayrıktaşın dibine kadar ayrıldığını düşünün… İşte öööle bi yer… Ben ne tarafa bakacağımı şaşırmış, gözlerimi dört açmış döne döne inerken, Volkan bana yukarı bak diye işaret ediyor…
Bakıyorum daaaaaa… Of ki ne ooff… Dağcı olsan böyle manzara göremezsin…
İniyoruz aşağı… Evet evet hala iniyoruz… Yarığın altında bi giriş var… Mehmet hoca kızlarla oraya gidiyor… Biz de arkasındayız… Ben girişte bi orfoz görüyorum kayanın altında… Bizi kesiyo :))) Volkana gösteriyorum…
Bu arada Mehmet Hoca gelin diyor… Tam ben o tarafa doğru hareketlenmişken onların geri döndüğünü görüyorum ama orayı da merak ettiğim için bakmaya gidiyorum… Bekliyorum Volkan da gelsin de birlikte girelim diye… Ama o hala orfozla oynaşta… Biraz biraz giriyorum ama fenerimin ışığı yetmiyor, vazgeçip geri dönüyorum…
Çıkınca Şüko’ dan öğreniyorum ki balina kadar orfoz varmış içerde :))))))))) Heralde karanlıkta karıştırdı :)))))))
Batığı görüyoruz dışarıda yukarda olan kısmı kızartma sosis gibi pörtlemiş, alt tarafına inmiyoruz… Manzaralar süper… Burası da tek dalışlık değil… Tekrarlamak lazım :) biz 30mt.den 33 dakikada çıkıyoruz dışarı; bu sefer akıntı yok ya daha az yakmışım 80 barla çıkıyorum. 80 bar kaç psi ediyo hadi bakalım :))))
Blok dalış programını başarıyla tamamlayıp saat 3 gibi karaya ayak basıyoruz, ve iş bölümü yapıp gruplara ayrılıyoruz :) akşam yemeği organizasyonu grubu Kerim rehberliğinde, pazarlıkda Bercis ve Şüko olmak üzere başlıyoruz Kaş’ ı arşınlamaya… 3-4 yerden sonra en son en pahalı olduğunu düşündüğümüz Mercan Restorandan en ekonomik anlaşmayla ve de bahçede bir direğin etrafına U masa düzeninde anlaşarak ayrılıyoruz… Direk neden diye merak eden yoktur heralde… E Cem Hoca bizimle birlikte ya :))))
Biz kahve keyfi yapmak ve gün batımını seyretmek için ayrılıyoruz… Ama Kaş sokaklarını boş bırakmıycaz tabii… Biz güneşi batırıp otele dönerken duşlarını almış hazırlanmış arkadaşlara devrediyoruz… Akşam yemeği için ise 7.30- 8.00 gibi buluşalım diyoruz :)
Oda arkadaşım Lale’yle biz hazırlanıp çıkana kadar bütün ekip “old house” diye çok şirin bi barda buluşmuş… Çınarın altında üstünde koca bi bacayla ortada bi mangal etrafını sarmışlar muhabbet gırla… biz de grubu tamamlayınca 2 adım geri gidip, Mercan Restorana varıyoruz.
Hava biraz ısırmaya başladığından içeride oturmaya karar verip, masa yerleşimi esnasında garsonları hayatlarından bezdirip sonunda upuzuuuuuuuuuun masamıza oturuyoruz :)
Mezeler, salatalar, rakılar derken dışarıda bi patırtı kopuyor. Sokakta kavga var…
E yani çok ciddiye almıyoruz, olabilir…
Kalamar ve karidesler… mmmm… karides süpeeerrr…
Adamın başına odunla vurdular… Koşuşturma başladı… Sahil güvenlikten birisi elinde tüfekle geri geldi… Ben onu görüyorum bi tek…
bi el silah sesi…
noluyo yaaa…
bi karides, bi fırt rakı…
yere yatııııınnn…
2 el daha…
yat yere yat… kalkmadan binanın iç tarafına doğru ilerleyin…
noluyo yaaa…
alçak sürünme hadiiiiii…
Bizim grup? Herkes OK…
Cem yaralı askere ilk yardıma koşmuş…
Sonunda polis, jandarma ve ambulans geliyor. Kötü adamlar yakalanıyor…
Biz en yakın görgü tanıkları olarak ifade vereceğiz… Ama abi yaa ifadeyi burda versek olmaz mı? Yani yemekten sonra alkollü olcaz ya, ama olay anında değildik vallaaaa… :))))
Olayın tamamını aktarmayalım nede olsa adalete sevk olmuş bir dava :)
Ama bizim sabah ki sualtında yaptığımız alçak sürünme tatbikatının, aslında karada da ne kadar faydalı olduğunu… Neden komando eğitimi almış olduğumuzu anlıyoruz :)) sabah eğitim, akşam canlı uygulama :)))))))))… Şaka bi tarafa takım olmak böyle bişey demek ki… Takım lideri de işte böyle olunur… Mehmet Hoca YAT dedi, 25 kişi aynı anda yerdeydik… Bir kere daha doğru bir topluluk içinde olduğum için şükrediyorum :)
Neyse…
Bu travmatik ve trajik olaydan sonra Julian’ in daha önceden istediğimiz müziği çalmak üzere ayarladığı adını bilemediğimiz bi bara geçiyoruz… Gençlik de bizimle birlikte, fakat onlar bizi sadece şaşkın bakışlarla inceliyolar :))))) Biz ise dans edip eğleniyoruz :))) Bardan sonra biraz da yıldız kaydırıp dönüyoruz otelimize :)
Sabah 8de ayaktayız… Kahvaltıdan sonra yine yiyeceklerimizi alıp, tekneye gidiyoruz… Bugün hava gri…
İlk dalış noktamız Oasis… Vaha demekmiş… Hakikaten de öyle… çölde giderken çeşitli vahalar çıkıyor karşınıza :) bir grup amfora… sonra bir yanık, batık dalış teknesi… dümdüz bir alan… Kumluğa saplanmış bi sürü pina var… bazılarının içi boş… balıklar yerleşmiş :)) amforalar muhteşem… hem de hepsi orijinalmiş : çok güzeller yaaa… Yaa buralara bi daha gelmek lazım, bi daha… uzun uzun gezmek lazım… bu dalışta kaplumbağa görme ihtimalimiz varmış :) yaşasııın… kaplumbağa değil ama rodeo görüyoruz :))))) Bu süper dalış 44dk. Sürüyor, derinliğimiz 27mt. Çıkışta benim havam 70bar. E o kadar akşam trafiğine fena değil ne dersiniz?
Çıkınca kaplumbağa görmedik yaaaa… diyorum. Volkan sen de çok şey istiyosun diyo. Müren, laos, orfoz ve bi sürüsü daha… yaa neden çok şey olsun kiii… görebilirsiniz demişlerdiii… ama müren var yaaa… biz onu gördük diye çok şaşırdı :))))))
2.dalışı Fenerde yapıcaz… Çipura çiftliklerinin dibi :))
Bu sefer tarih yazıp, suya ilk ben atlıyorum bizim gruptan… Çünkü hava 19 derece, su 22 :)))
İniyoruz aşağı… Dere tepe düz gidiyoruz… Bugün Oğuzhan ve Gürel; Başak ve Ayhan Bey de bizim gruba transfer oldular… biz Aylin badimin dublörü Volkanla en arkadayız… Gruptan çok da kopmadan ama arkadan gidiyoruz ki öndekilerin ürküttükleri sonradan çıksın da biz de görelim :) Bu arada Başak tek başına bizim yanımızda… badin nerde diyorum. İleride diyor… Bizimle birlikte dolaşıyor… Badisini işaret ediyorum… ahh afacan kız… Tamam grup halindeyiz ve güvendeyiz ama… Dalış bu… Ne olursa olsun emniyeti elden bırakmamak lazım…
Açıkta bi müren… Sürüsüne bereket laos, barbun… Göremediğimiz zavallı humuhumunukunuku-apuaa. Yani çütre, diğer adı domuz balığı… Adını bilemediğimiz ve Volkanın hala kitaptan bakıp da bilgi vermediği sempatik balıklar… Manzaralar… Taşlar kayalar derken… Osmanlı batığına varmadan birisi korna çalıyo :) ben kafamı döndürünce bi de ne göreyiiiiiiiimmmmmmm……
Kaplumbaaaaaa…
Evet yaa… hani çok şey istiyoduuum… baaak gördük işteeee… Volkanla koşar adım gidiyoruz olay mahalline doğru :)))
off yaa çok güzeeeellll…
Ama o da ne ordan dönüp bize doğru geliyor… Hem de ne gelmek zıpkın sanki… Ben Volkana yanaşıyorum tabi… Ama ağzını açışını görseniz neden hedef küçülttüğümü anlardınız :)))) ama çok güzel yaaa… kaplumbaaa ömrü hayatımda görmedim bööööle dalgıç sürüsü mü dedi ne dedi bilmiyorum ama bizi mest edip, Kaş’ ın son sürprizi olarak döndü arkasını gitti :)))
Biz de çıkıyoruz 43dakikalık, 23 metrelik dalışımızdan… e bende tüpün yarısı duruyooo bi de batığa mı gitseydik kiiiii…….
Yüzeye çıktık, yağmur çişeliyor… Artık kurumak istiyorum… Sıcak istiyorum… Çay süper oldu bak… Kuruları da çektik… Kıyıya vardığımızda çisenti biraz arttı… Odadan eşyaları toplayıp indiğimizdeyse artık yağmur yağıyordu…
otelden ayrılırken ise “git özlet kendini yine gel, geleceksin diye söööööz veeeeeerrrr” diye bi şarkı çalıyordu…
Söz bi daha gelicez… Kaş da bizi özler ama haaaa… :))))

Dönüş yolu… Kaputaştaki çamur ve sel manzarası molası ile başlayıp, kalan bilumum yiyecek ve içeceklerin tüketilmesiyle devam edip, Muğla çıkışında Kerim’ in süper tandırcısındaki muhteşem moladan sonra başladığı yerde bitti… Biz çok güldük eğledik… Ama hepsini anlatırsam bize bişi kalmaz ki ;)
Sonuçta size Kaş’ tan hatıra olarak biz geri geldik :)))))
Sevgiyle k(d)alın…
Elvan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder