20 Ocak 2011 Perşembe

vee serüven başlıyoooorrr...

Herkese merhaba…
Pazar günü (11.06.2006) dalışımıza Yener ve Muratcımlar gelemediler, ama emin olun Yener Mehmet Abiden olan bitenleri dinlediğinde çok pişman olacak gelmediğine :)))
Arkadaşlar bu iş kitaptan okurken, dinlerken falan çok kolay… “Pööh yaparım tabi” diyosunuz da, suyun içinde işler karışıyo (yani bende öööle oldu)…
Normal şartlarda mıymıntı olmamama rağmen (yani en azından ben olmadığımı sanıyorum, tabi siz daha iyi bilirsiniz), eşyalar ağır, onu giy bunu tak, kıpırdayamıyosun, etraf kalabalık, sanki benden başka herkes bu işi çok iyi biliyo (anlamadım gitti), suya atlanacak atlayamam, yaa diyorum  “şööle teknenin kıyısına oturiim yuvarlayıverin beni”, yok abicim illa boşluğa kocaamaaaan bi adım atacaksın…
E tamam hadi suya da girdik, nefes alıyorum, problem yok her şey OK.
Hadi batalım… Batamıyorum… Hayatımda ilk defa nerdeyse hafif kaldım :) hadi ceplere ilaveler, battım…
Bu sefer de hareketlerimi kontrol edemiyorum. Düz duriiiim diye uğraştıkça sağa sola savruluyorum… o arada Mehmet Hoca demez mi regülatörü çıkar diye… E tabi ben arkadaşların arasına katılana kadar millet o alıştırmayı bitirmiş bile… ben daha duramıyorum ki nereye çıkartıcam regülatörü?? Nitekim çıkartıp, arkasından 1 kova suyu mideme indirip, kendimi suyun yüzünde buluyorum…
Zavallı Roger bütün gün benim peşimde dolaşmaktan telef oldu…
Ben pes edip tekneye çıkmaya karar verdim, bu sefer de Erdinç Hoca “bi de burada dene” diye tutturmaz mı?
Hey allahım…
Neyse soktum yüzümü suya yaptım… “E tamam yapıyosun iste, git grubun yanına” dedi… “yaa yok” diyorum “suyun içinde olmuyooo"... neyse sonunda ben onu ikna ettim ve kendimi tekneye attım… Bu arada bizim gruptan Nesli benden önce çıkmış meğer :))) Zaten günün sonunda Nesli ile biz FADİ(*) olmaya karar verdik… Öğleden sonraki dalışta biraz daha iyi olmama rağmen yapılacak alıştırmaların hiçbirini yapamayıp, olayın sadece turistik gezi bölümüyle ilgilenebildim… Yüzeyin biraz altından kuşbakışı öööle dolanmak çok keyifli, gel gör ki onu tak, bunu sök faslı bana ağır geldi.
İlk dalış denemesinin ardından Nesli ile ben bu işin bize göre olmadığına karar verdik. E ille her iş yapılacak diye bi şart yok ya, dalgıçlığımız da eksik kalıversindi… Bunun yerine takı tasarım kursuna falan gideydik ya… :))))
Ama sonra fikir değiştirdik, hadi bi kere daha deneyelim de, yine olmazsa ısrar etmenin de bi anlamı yok dedik…
Öğleden sonraki dalışta, daha önceki her şeye ilaveten bi de yediğimiz yemekler vardı midede… Yani benim dışımda onların varlığından haberdar olan var mıydı bilmiyorum ama benim yediğim makarna, sebze v.s. suyu görünce canlandı içimde… Onlar da çıkmak istediler… Ama ben her şeye rağmen başarılı (kendi çapımda) bir dalış gerçekleştirdim :)))
Gülmeyin!!!!! Hocam bilem alkışladı beni :)
Diğer arkadaşlar yine  dipte oturdular, alıştırmalarını yaptılar; Nesli oturarak, ben de biraz üstlerinden kuşbakışı onları izledik fadi fadi :))) Bu arada Mehmet hoca bana karşıdan “nasılsın” diyo ben “iyi” işareti yapıyorum problem yok ya… “gel” diyo… Ben “burada iyiyim” manasında yine “iyi”  işaretini yapıyorum… Bence olayda bi gariplik yok :) sonra Nesli geliyo, hadi biz gidelim oluyoruz, gidiyoruz teknenin kıyılarına orda kendi kendimize dalıyoruz, çıkıyoruz falan…
Sonra dönüşe geçtiğimizde hoca anlatıyo: “ gel diyorum, OK diyo, bi de bakıyorum ki arkasını dönmüş gidiyo” diye…  
Velhasıl kelam olay kolay değilmiş amaaaa ben yine de taaaaa 5 (beş) metreye daldım arkadaşlar… :))))
(aslında dibe oturdum desek daha doğru, istemeden oldu çünkü sonra hemen kendime gelip 2–3 metrelere çıktım tabi)
Dalış kursunda aslında neler yapıldığını heralde Can ile Kaan’ dan dinlemek daha doğru olacak :)))) dipte faaliyet gösterenler onlardı aslında…
Neyse… Hocalarımın söylediğine göre haftaya ben bile kendime şaşacakmışım… O kadar farklı olacak yani… Ben pek ihtimal vermiyorum ama; çünkü bugün biraz kitabı okuyayım dedim, midem kasıldı kaldı… Sanırım dalış ve okul tarihine geçecek en tırsık öğrenci olarak kalacağım :))))
Mailin başlığını “dalış tecrübesi 1” diye attım, umarım 2.yi de anlatırım. :)
Bu arada mailin tamamını okudunuz mu? Bravo vallaaa… Hepinizi öpüyorum, herkese bol havalı günler :)))


(*)FADİ: Fadime’ nin kısaltılmış hali olup, normal dalgıç”(**)ların kullandığı BADİ (doğru yazılışını şimdilik bilemiyorum :)) kelimesinin karşılığıdır :)))

(**) normal dalgıç: hocamız tarafından daha önceden bröve almış dalgıçlar için kullanılan tamlama… :)))) (buradan anlıyorum ki bizim davranışlarımızda normalden farklı bişeyler varmış :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder