26 Ocak 2011 Çarşamba

Giderek alışkanlık haline dönüşüyor bu iş yalnız…

Giderek alışkanlık haline dönüşüyor bu iş yalnız…
Giderek de anlatacak vukuatlar azalıyor çok şükür J
Ama bu hafta teknelerimiz bana pek bir eğlenceli geldi, bi kere Tahsin abi vardıııı; hani benim ilk yazıları panik olan öğrencilerine okutan eğitmen abimiz… Bol bol istişarede bulunduk JJJ Sonraaa… Kendisini gruba katıldığım ilk günlerde maillerden Mickey Mouse olarak tanıdığım Ateş Hoca vardııı (meğer kendisi gerçek Ateş Huz’ muş J)… Benalim Gülüm ayrı bir kitap olur zaten, ama galiba Amerikanca yazılacak kitabı ;) Mehmet Hocaaaa, Doruuuk, Defneee… Yeni bir arkadaşımız oldu; Şükriye J artık vergi meselelerinde rahatız ;) Bi de tanışmadığımız sürü sepet insan, dalgıç vs… Bi tek “denizden babam çıksa yerim” partisinde tanıştığım “bir garip dalıcı” ya da “garip bir dansçı” yok J
Bu hafta benim de bir misafirim vardı yanımda…
Kendisi Kaş’ da Murat Draman’dan bröve almış (daha babaanne olmadı ama) süper babaanne cinsinden bi dalgıç…
Şimdi ben şööle bi tepki bekliyorum bunu okuyanlardan “ ooooo Murat Hoca’dan mı almış, bravo vallaaa…”  Çünkü bazı hocalar, okullar o kadar iyi eğitiyolarmış ki, bazı öğrencileri “senden dalgıç olmaz” deyip gönderiyolarmış… Bu da ne kadar iyi olduklarını gösteriyo demek J (Bu ne biçim bir paradoks ben anlayamadım… Bunlar hiç ipekböcee beslememiş anlaşılan JJJ) Feryal de oğlu sayesinde atılmaktan kurtulup, eğitimini tamamlamış ve epeyce dalışlar yapmış, haftaya da İstanbul’ da “advenced” olacak…
Haa bir de yazılara gelen tepkilerden anlaşılıyor ki benim yaşayıp da anlattıklarım öyle eşi benzeri olmayan olaylar değilmiş; meğer esas olan yiğitliğin daima parlak ve temiz tutulmasıymış JJJ
Bu hafta bir Karaburun konusu vardı haliyle teknede J “Karaburun’ a dalmaya ne zaman gidiyoruz?” diye Mehmet Hoca soruyo; valla bence her zaman olabilir… Yalnız cümbür cemaat her şeyimizle gitmemiz lazım… Ben orada da dalış gelişsin isterim esasen… (Biraz sevimli olmam lazım, yoksa geçen haftaki yazıdan sonra oralarda taşlanma ihtimalim olabilir ;))
Neyse canım, yapıcı eleştiriler yapmaya gayret ettim, Allah Allah… (bu arada ben bu yazıyı bitiremeden Karaburun’ dan tepkiler geldi bile…)
Nerden geldik buraya? Aaa tabii… Ben “nereye gidiyoruz?” diye sorunca, hemen gülmeye başlamıştı herkes “Elvan sorulara başladı” diye de ordan… JJJ
İlk dalışımız “Ayrık Taş”da olacakmış… Yaşasııın ben de çok merak ediyodum orayı JJJ
Liderimiz Roger… Mehmet Abiye bakıyorum… “Ben suya girmiycem bugün” diyor… Peki, ben alıştım nasılsa sensiz dalmaya J
Bu hafta ben hazırlandım ve atladım… 
Evet… cup olayını kaptım anlayacağınız J
Sadece ufak bi heyecan kaldı, artık eskisi kadar değil… Ama o kadar sahne heyecanı da lazım yani… J
Gerçi yine badim Roger beni yakalamak için suda bekliyodu ama J olsun yine de fazla yaygara koparmadan attım kendimi suya ekibin son elemanı olarak…
Roger son komutları verdi, ,vee inişe geçtik…
Heeeeyyy… Nasıl da iniyorum dibe doğru… Allah allaaaah… Basbaya oluyo vallaaa… Daha önce niye panikliyodum ki?…
Bilmem ki, zaten hiç de anlamamıştım J
Eeee… Ben indim de… İnemeyenler var… Haydaaaa???...
Hem de Feryal, inanmıyoruuum… Ağırlık almaya gidiyolar… Biz dipte bekliyoruz… Havalar 210dan 160a gelene kadar bekliyoruz, bu kadar havalı olmamak lazım tabi J Neyse biz 160a gelince Feryal de gruba katılmış oluyor ve yola çıkıyoruz. Roger artık bana alıştı, sağımda gidiyoruz…
Fakat bende bi gariplik var… Her zaman paralel yüzebilen ben, bu sefer duramıyorum bi türlü…
Yüzerliğimi ayarlayamadım diye düşünüyorum… Yatay olunca sanki dibe çökecekmiş gibi oluyorum…
Allah allaaahhh… Nooluyo yauw? Ellerim kollarım durmuyo, boyuna hareket halindeyim, bi ara ayaklarım ağrıdı palet vurmaktan…
Yaaa Elvan napıyosun? Rahat dur, boşa enerji ve hava harcıyosun… Neyse Allahtan artık suyun içinde düşünebilmeye başladım JJ
Roger soruyo OK? OK… “o zaman yatay ol bakiiim” der gibi uyarıyor… Tamam, yapıcam… Kendimi düzeltiyorum, başlıyorum çökelti gibi dibe gitmeye, bi pıs yetmedi bi pıs daha…
Oldu galiba Roger’ la gidiyoruz… Grup arkada J Tam hızımı almış gidiyorum, Roger duruyo, ayağa kalkıyo grubu kontrol ediyo…
Yaa uff… e ben böööle bekliycem mi?
Ben badim ne yaparsa yapıyorum, arkama bakmak dışında… JJJ E hadi bu sefer yine pozisyon bozuldu JJJ 
Neyse yavaş yavaş suda hareket etmeye de alışıyorum… Balıklara bakıyorum, onlar hep paralel durmuyolar ki; dönüyolar, iniyolar, çıkıyolar…
Yine bir sürü balık gördüm, isimlerini bilmiyorum işteee… Bi kitap bulup, onu da yanıma almanın bi formülünü bulmam lazım JJJ
Gözleri pörtlek, kuyruğu ve başı sarı, gövdesi füme renginde bi balık gördüm, hem de bayaaa iriydi…
Bi tane kaya balığı kafa tuttu JJJ çok komik yaaa… Sanki kaşlarını çatmış gibi dik dik üstüme yüzüyo, sonra durdu… Birbirimize baktık… Sanırım tehlikesiz bir yaratık olduğuma karar verdikten sonra döndü arkasını gitti… JJ 
Neyse biz yine dere tepe az gittik… Derken ben yine bi havalandım… Yaa anlamıyorum, ne güzel giderken nooluyo?
Neyse Roger yakaladı beni… Eleleyiz yani… Tam da o sıra derinlerden gelen dalgıçlarla karşılaştık iyi mi? Elele konusunda ünüm yayıldı ya bi kere, hemen kaş göz yapıyolar, “nooluyo?” diye… Ya valla elele dalmadık… Sadece şimdi tuttuyduuuum… Hemen de bıraktım zaten… JJ Çıkar çıkmaz yetiştiriyolar tabii Mehmet Hocaya “Elvan Rogerla eleleydi” diye J yaa hayret bişii arkadaşlar…
Bu arada iki lider biraz muhabbet ettiler, onlar alttan biz üstten geçtik... Herkes kendi yoluna devam etti…
Ben kâh denizatı, kâh yatay garip bir debeleniş ve çaba içindeyim… Her zaman zorlanmadığım şeyi bu sefer neden yapamıyorum onu anlamaya çalışıyorum…
Bu arada yine bir çökelme başladı, bi pıs yapmam lazım, kamçıyı bulamadım…
Yaaa nerdeee?…
Kulaklarımdan ses geliyor…
Boş ver kamçıyı, kulakları dengele…
Hah… Şimdi topla gel…
Off allahım bu sefer ne kadar da yoruldum…
Neyse sonunda Roger ayağa kalktığında ben de peşinden dikelmiyorum, ama ellerimin kumandası sanki başkasında… Boyuna hareket ediyolar… İşte sonunda havam 100e düştü L Roger’ a işaret ediyorum, “tamam, dönüyoruz” diyor…
E bu taş nerde ayrılıyo… Görmedim ben ayrık bişey… L 
Neyse artık, bi daha ki sefere… Dönüşe geçiyoruz…
Dönüşte daha rahatım… Sonunda ayarı tutturdum… Hatta ellerimi koyacak yer de buldum JJJ yunus yüzüşü yapınca, elleri yana yapıştırıyosun ya mecburen… Hem çok zevkli… Balıkların peşinden gitmek istiyorum… Hava bitmeseydi keşke… Yani ben bitirmeseydim L
Çıkar çıkmaz hemen anlatıyorum tabi “yunus yüzdüm ben” diye… Çok mutluyum… Erdinç “kelebek beklerken bu tırtıldan yunus çıktı” diyor J Bizimkiler ipek böceee besleyenlerden Allahtan ;)
Bu hafta o kadar kalabalığız ki, denize girip yüzmeye bile fırsatımız oluyor gittiğimiz yerlerde…
İkinci dalışımız Noname’ de…
Hazırlanırken badi check’ in önemi bir kere daha ortaya çıkıyor ve Feryal sigara içtiği için badilikten atmakla tehdit ettiği Murat’ın ağırlığını takmadan BCyi giymesine engel oluyor J
Ben yine şamatasız bir atlayış gerçekleştiriyorum… Aştım artık JJJ
Ufak bi problemim var yalnız, bu regülatörü daha önce kim kullandıysa fazla stresten iyice ısırmış galiba bir tarafı nerdeyse kopmuş… Roger’ a gösteriyorum, yedeği kullan diyor. Tamam… Ama ben bunu neden daha önce fark etmedim ki diye kendi kendime hayıflanıyorum sadece.
İnişe geçtiğimizde ben yukarda kalıyorum, sonra Feryal’ in taktiği aklıma geliyor, ayaklarımı altıma topluyorum… Pek rahat…  Sonra bir pikeyle Roger’ ın yanına gidebiliyorum JJJ
Bu sefer beklemeden yola koyuluyoruz…
O kayanın altı, öbürünün üstü… Balıklar yine etrafımızda…
Benim ayarda yine bi bozukluk var… Sinir oluyorum ama pek de takmıyorum… Hiç değilse atlayış ve inişlerim problemsiz oldu bu sefer de… Ama farkındayım bu ayarsızlık yüzünden konforlu değilim ve boşu boşuna hava tüketiyorum… Hiç değilse nefesimi ayarlamaya dikkat ediyorum… Bi de kulaklarım önemli…
Roger kayaların altında birini arıyor sanki… Sonunda da buldu…
Koca bir kayanın altında, sırtı dikenli, taşlarla aynı görüntüde kocaman bir balık var… Bukalemun gibi… Onu gördüğümüzü fark ediyor ve sanırım “ o kadar da kaya şekline girdik, bunlar beni nasıl gördü şimdi yaa…” diye hayıflanarak bize bakıyor ama istifini de hiç bozmuyor… Biz de fazla rahatsız etmiyoruz zaten…
Ordan sonra dönüşe geçiyoruz… Dönüş yolu yine kalabalık… Bütün gruplar bir araya geliyoruz… Ben bi ara Roger’ı kaybediyorum, etrafım kalabalık ama Roger yok… Bi kayaya tutunup bekliyorum… Sonunda bizim grup toparlanıp tekrar yola koyuluyoruz… Havam 50ye doğru yaklaştığında Roger’ı dürtüyorum… O da “merak etme bende var” diyor, konsolunu gösteriyor. Oldu canım, çok rahatladım J
Ben bu arada daha doymamışım, neyse 2. dalışta daha iyi olurum diye aklımdan geçirdiğim sırada birden bunun zaten 2. dalış olduğunu hatırlıyorum L  Ama yaaaa……
Neyse ki dönüş yolunda helva var J …… Kokusunu aldık ya kapının önünde aç kediler gibi dolanıyoruz… Bu arada da sohbet muhabbet gırla…
Mehmet Hocama soruyorum ben yüzerliğimi bi türlü ayarlayamadım galiba bu sefer diye o da ağırlıklarını doğru dağıtmamıştın diyor… Şaşırıyorum… Hala daha ne bağlantı olduğunu anlayabilmiş değilim gerçi… JJ J
Tahsin abi soruyor “bu hafta ne yazacağını düşündün mü? Nasıl yazıyosun?” diye… “yooo… Düşünmedim…” ordayken <hah işte bunu yazayım ben> demiyorum ki, aklıma bile gelmiyor. Şimdi bilgisayarın başına oturup da anlatmaya başlayınca dökülüveriyo her şey… Aslında belki unuttuklarım, atladıklarım da oluyo sonradan “tüh... Bak şunu da yazaymışım” dediklerim de ya da aklıma gelip de yazmadıklarım da  ;)
Benal “haftaya orkinosa geliyo musun?” diyor. Dalga geçiyor sanırım J Daha benim “çook fırın/mangal orkinos yemem lazım” orası için ;) Seneye inşallah… J
Bu hafta ben kendi adıma çok eğlendim, sanırım her seferinde tekne eğlenceliydi de ben yeni farkına varıyorum; bi de tanıdıklar çoğalıyo tabi…
Teknedeki muhabbet mi yoksa dalış mı alışkanlık yapıyor bilmiyorum… Ama bu hafta daha limanın çitlerinden çıkmadan Pazar olsa da dalsak diye ayrılıyorum J
Sevgiyle k(d)alın
Elvan  06.08.06

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder