29 Ocak 2011 Cumartesi

KOŞTUM GELDİM

Selaaam…
Gebze’ de yağmurlu çamurlu ve stresli şantiye günlerinden sonra İzmir’ deyim; bu hafta dalışa gitmem diyodum, Karaburun’ da yatar uyur dinlenirim…
Gebze’ deyken Feryal aradı; ODTÜ grubunu toplayıp dalış organize ediyormuş bizimkilerle. Bi gün aradı 17 kişi olduk diye, bikaç gün sonra 23 olduk dedi; en son İzmir yolunda konuştuk, sayı olmuş 35…J Bunların arasında 2 dive master, 3-5 dalgıç, geri kalanı da deneme dalışı… hohohoooo… e şimdi Karaburun’ da yatılır da böyle bir gün kaçırılır mı?
Yine kıydım Pazar uykusuna…
Ben vardığımda üçer beşer geliyodu ODTÜ’ lüler tekneye… Bizden de vardı bikaç kişi, yeni bir İspanyol grubumuz olmuş; İngilizler rescue eğitimine gelmiş… Gürel var, Oğuzhan var. Oğuzhan’ ın kardeşi Pınar var, benden beter kaçak bir öğrenci var… Gürel’ le Oğuzhan kızlarla konuşmamı istiyolar, “korkacak bişey yok bakın ben nasıl dalgıç oldum” diye… Bi de dalış ( ya da daha çok dalamayış) psikolojisi üzerine danışmanlık yapmaya başlayacağım anlaşılan JJJJ
Kalkışa daha vakit var, elimde bi fincan kahve sohbet ederken yine bir darbeyle üstüme kahve dökülüyo bu hafta da J yaaa… ne istiyosunuz benim içtiklerimden anlamıyorum ki… Evin yaramaz çocuğu Alican gibi üstüm başım lekeli dolaşıyorum… J
Ooohhh yaa ne iyi ettim de geldim… Şu korkunç 10 günden sonra ilaç gibi geldi burası vallaaa…
Bu arada Altınyunus’ tan haber geliyo “burada fırtına var biz çıkamıyoruz, siz naapıyosunuz?” diye. Fırtına mııııııı? Ne yani gidemeyebilir miyiz? Mehmet Hocayla konuşuyoruz, “Ege Baracuda çıkıyo” diyo, “biz de bi burnumuzu çıkaralım bakalım… Ondan sonra bakarız nereye gideceğimize…”
Bu arada gelenler geliyo, ODTÜ listesinden 3–5 fireyle iki tekne birden yola koyuluyoruz… Rodeoda gibi gidiyoruz No Name’ e doğru…
Feryal çoğu deneme dalışı yapacak grubuna benim nasıl dalgıç olduğumu özetliyo J kimisi cesaretleniyo kimisi de “biz o zaman hiç denemeyelim” diyo JJ
Teknenin burnu bi havada, bi suda… En iyisi bırakayım onlar konuşsun, ben aşağıda oturayım JJ
No Name’ e gelip de koya girdiğimizde dalgalardan eser yok J içimden bir ohh çekiyorum… Bi de merak ediyorum tabi kimlerle dalıcaz diye JJ Mehmet Hoca listeleri hazırlıyo… Biz tek yıldızlar Doruk’ un önderliğinde gidicez… 2 hanım badi, 2 erkek badi, ben Doruk’ la badiyim JJ (Kaan yok ya J) Gürel de bizim grubun arkasından gelecek…
Bu hafta yarı gezi şeyi yarı dalgıç şeyiyiz… JJJ Biz dalış için hazırlanıyoruz, diğerleri kendilerini suya atıyolar J Millet de haklı tabi telef oldular gelene kadar…
Ben geçen sefer ki gibi, hazırlanıyorum ve artık aşağıda beni yakalıycak kimse olmadan suya atlayıveriyorum… Baya baya dalgıç oldum çıktım JJJ Ekip toparlanıyoruz, “herkes kendini iyi hissediyosa dalışa geçelim artık” diyo Doruk. Bence de, çünkü ben suyun içinde kendimi daha iyi hissetmeye başlıyorumJ (bir gün bunu diyeceğim kimin aklına gelirdi ki J)…
Artık derdim havayla J bakalım bu hafta ne kadar yakıcam? Bi de aklımda geçen sefer yaşadığım kulak problemi var. Ya dengelenmezse… Ağrısından ya da acısından değil de ya artık dalamazsam diye endişeleniyorum… Tam da alışmışken… J
Sıralanıp koyuluyoruz yola; görüş inanılmaz kötü… Sisli bir yoldayız… Birbirimizi gözden kaybetmeden kıyın kıyın gidiyoruz… Ara sıra Doruk yanımda amuda kalkıp arka tarafı kontrol ediyo J  iyi ki de ediyo… Biraz sonra 2 hatundan biri yok oluyo… Doruk onu yukarıda yüzeyde buluyo, biz aşağıda bekliyoruz… Oğuzhan’ la havalarımızı karşılaştırıyoruz J Sonra Doruk geliyo ve yola devam ediyoruz… Biraz yalpalıyoruz mu ne? Altımızda otlar sağa sola savruluyo… Akıntı mı bu? Ben bi kulaklarımla ilgileniyorum, bi havama bakıyorum J iyi gidiyorum iyi… Aşağılara doğru iniyoruz… Şu çatalkuyruklu ufak balıklardan var bi sürü; bi ara o bulanıklığın içinde kıpkırmızı bi yıldız parlıyo, istersen görme J
Dönüş zamanı geliveriyo bile… İşte akıntıyla o zaman tanışıyorum esas…J Yüzerliğim süper, palet vuruyorum ama suda asılı duruyorum olduğum yerde JJ heey uçuyo muyum neyim… Yok yauw denizi dondurmuşlar biz boşuna gitmeye çalışıyoruz… Bu paletlerde var ya deli kuvveti var; gidemeyince şööle bi vuruyosun… fııırt… ayy çok eğlenceli yaaa… J
Tam tekneye yaklaştığımızda Erdinç peşinde bir grupla el sallayarak yanımızdan geçiyo J biraz ilerde Oğuzhan yeni feneriyle bişey işaret ediyo. Ben önce papağan balığını gösteriyo sanıyorum, sonra kaya sandığım şeyin gözlerini fark ediyorum; o biiir ahtapooot... Hemen ahtapotların korkulu rüyası Doruk’ a gösteriyoruz J başlıyo oynamaya… O sırada diğer grup da dönüşte, karşılaşıyoruz. Biz ahtapotla oynaşırken bizim gruptan 2 kişi diğerlerinin peşine takılıp gitmişler; fark edince hadi biz de çıkalım artık diyoruz JJ
Tekneye varınca hemen kontrolleri yapıyorum; 12mt – 35dk – 50bar… Yine çok yakmışım de mi?
Çıkınca dalışı bırakan arkadaşımızın akibetini soruyoruz; meğer daral gelmiş, çıkmış yüzeye. E çıkınca da tabi yemiş dalgayı; Gürel de onu tekneye kadar çekmiş. Erdinç Hocam ne demişti en başında “ yüzeye çıkan dalgıç hiç istemediğimiz bir şeydir. Kazaların çoğu yüzeyde olur.” Akıntı olsa da denizin dibi hakikaten daha güvenli… Dipte her şey yavaş, sakin; yukarısı gibi hırçın değil J
Yemek zamanııııııııı…… Hem bi sürü de vaktimiz var; çünkü bi sürü deneme dalışı var… Yüzüyoruuuzzz… Yemek yiyiyoruuzz… Dinleniyoruuuzz… Yüzüyoruuuzzz… Dinleniyoruuuzzz… Bu arada Erdinç rescue eğitiminde panik dalgıç alıştırmasını yaptırıyo; Doruk’ la Roger’ ın panik rollerini seyredip eğleniyoruz. Çıktıklarında Erdinç’ e yaa diyorum role ne gerek var ben gelip normal davransaydım JJJ
Ve en sonunda yola koyuluyoruz; çok uzağa gitmiycez; ikinci dalışlarımız 88’ de.
İkinci dalışa hazırlık sırasında yine bir ilki başarıp şortinin fermuarının azizliği ile dekolte bir dalış kıyafetine sahip oluyorum JJJ. Tam fotoğraflanacağım sırada Mehmet Hoca gözlerime bant yetiştiriyo sağolsun JJJ neyse fermuarı düzeltmeyi başarıp beni kurtarıyolar; ama bu sefer de kapatmakta zorlanıyo hocam... Hayır, engel göbeğim olsa içime çekeceğim de, bacağıma da bişey yapamıyorum ki… Sonunda kapanıyo JJ Ağırlıklarımı da ayarladıktan sonra; takıp takıştırıp atlıyorum yine suya J (artık ne kolay geçiyorum buraları J)
Burada da görüş bir felaket… Erdinç’ in söylediğine göre 1–2 gündür böyleymiş… Şans işte…
Ege Baracuda’ nın teknesinin altından geçiyoruz… Aman inşallah kimse tepemize atlamaz.J Kayaların arasında slalom yapa yapa iniyoruz aşağılara doğru… Kocaman karagözler var… Kayaların aralarına bakına bakına gidiyorum…
Doruk’ bakıyorum, ne kadar baloncuk çıkarıyo diye… Benden fokur fokur çıkıyomuş gibi geliyo da… Taktım ben bu havaya… Derin ve sakin nefes almaya dikkat ederek ilerliyorum…
Doruk dönüyoruz diye işaret ediyo… Neden yaa? Daha yeni dalmadık mı biz?
Dönüşte bizim derin grubuyla karşılaşıyoruz; hep birlikte dönüyoruz. Feryal’ in oğlu Barış da aramızda. Barış dive master; kollarını da kavuşturmuş; tam hocalar gibi bizi süzüyo.
Tekneye varıyoruz; artık çıkma zamanı… Ben hala niye dalışı kısa kestiğimizi anlamış değilim. Çıkar çıkmaz Doruk’ a soruyorum neden erkenden döndük diye. Meğer 40dk olmuş… A-aaa e benim daha 90 barım vaaarrrr… Heyooo… Bu sefer başardım galiba, ne dersiniz?
E ben çıkmayayım… Deneme dalışlarının peşinde dolansam… Erdinç rescue eğitiminde kayıp dalgıç bulma, baygın dalgıç kurtarma operasyonu yapacakmış. “Gel izle” diyor.
Roger ile Güray konu mankeni olacaklar, ben izleyici olacağımı sanıyorum; ama bi kayıp ve baygın dalgıca daha ihtiyaç varmış. E hadi ben oliiim bari JJ
Güray’ı da gözden kaybetmeden dalıyorum. İki karşılıklı kayaya tutunup, kurtarılmayı bekliyoruz J Önce Roger’ ı bulup çıkarıyolar, sonra Güray’ı… Beni kurtarmaya kimse gelmediiiiii… Bekliyorum, elbet beni de bulacaklar J karşıdan koşa koşa birisi geliyo; gören de bana gerçekten bişey oldu sanır… J
Baygın olduğumu gören kurtarıcım beni kavrayıp, BCmi sonuna kadar şişirip, yukarı çıkarıyo beni… Bu arada ben panikliyorum; çünkü önce BCnin tokası atıyor, sonra acayip sesler gelmeye başlıyor… hah şimdi patlamış balon gibi kaçıcam adamın elinden… yauw kurtarıcam derken boğmasın beni şimdi… sonra başlıyo beni çekmeye, bi taraftan da sayıyo sayıyo yüzüme üflüyo (hayırdır inşallah), diğer taraftan ağırlık kemerimi atıyo, maskemi çıkarıyo, BCyi çıkartıyo… tekneye doğru gidiyoruz… 1001–1002–1003…üüffff…1001–1002–1003…üüfff… Sonunda tekneye varıyoruz, kurtardığı için teşekkür ediyorum; dur daha bitmedi diyo. Bi de tekneye çıkartıcakmış beni (Allah kolaylık versin)J tekneye de bi hamlede çıkartıp bi de kalp masajı yapıyo; canlanıyorum JJJ Maskem nerdeeee…. Benim çift renkli maskemi attı bu, inşallah kaybolmamıştır J
Dönüş yolunda helvamız var tabii… Şu helva işi süper yaaa… Helvayı yalayıp yutup, dönüşte uyukluyoruz Feryal’ le …
Aklımda ne Gebze’ deki şantiye var, ne yeni gireceğimiz ihale… Bu hafta yoğun geçecekmiş kimin umrunda…
Bi de dalış günlerimde en sevdiğim bölüm neresi biliyo musunuz? Hani eve gidip, duş alıp, sonra da mışıl mışıl uyuyorum ya, haftanın en muhteşem uykusu…J
Şimdi gelsin pazartesi, salı… vız gelir tırıs gider…
Sevgiyle k(d)alın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder