23 Ocak 2011 Pazar

İPİMİ KOPARDIM BEN ARTIK :)

Herkese merhaba J
Ben yine daldım bu Pazar J (02.07.2006)
Hem bu sefer bizim ekipten kimse yoktu, zaten heyecandan teknedeki diğer kişilerin farkına varmıyordum ya; e bi de Mehmet Hoca bana özel eğitim yapacak tek başıma atladım gittim.
Bu arada baktım ki artık etrafımı yavaş yavaş fark ediyorum. Tabi bu çok uzun sürmedi J çünkü ilk önce Monem batığına doğru yola çıktık, Mehmet Hoca demez mi “burada yapıcaz ilk dalışı” diye…
Nasıl yani?
Ben?
Kesin dalga geçiyor olmalı?
Hayır dalga geçmiyor…
Denize gözucuyla bakıyorum fena değil, düz gözüküyor…
Tamam yaaa dalınacaksa dalarız ama elini bırakmam haaa…
Monem’ e geldik… Eeee dalga var, ben nasıl atlıycam? Hadi atladım diyelim gerisi nasıl olacak diye düşünürken Mehmet Hoca “plan değişti burada dalmıyoruz” dedi.
Yaşasııııııııınnnnn… Kurtuldum J
Tırsıklık yıldızlarımı daha fazla arttırmamak için daha sakin bir yerde dalış yapmaya karar vermiş sevgili hocam. İyi de etmiş, çünkü benim ilk dalışım yine tam bir felaketti.
Zaten her zaman taktığım maskeyi bulamadım, başkası kapmış J ya şimdi bu maske su alırsa…(tez vakitte bi maske edinilecek) Offf yaaa yine çok ağır oldum, adım atamıyorum… “Regülatörle maskeyi tut, karşıya bak, öne doğru kocamaaaan bi adım at” buraya kadar tamam, yeni birisi çıktı (kim olduğunun farkında değilim) “sol elinle de tüpü tut” demez mi… Haydaaaa… bu da nerden çıktı şimdi yaaa… Mehmet Hocaya bakıyorum, “ e tutuver” diyo… Hey Allahım… Bana ne yaaa ben kocaman adımımı atıyorum… Cup…
Bu sefer biraz dibe doğru gittim, eyvaahhh BCyi şişirmemişiiiim (halbuki sol elimle şişirmem lazımdı işte J)… Hocaaam, şişir şişiiir batıyoruuuuum…
Bi ağırlık var üstümde; ama ceplere birer tane, belime de 4 tane bağlıyodum daha önceki dalışlarımda; bu sefer ağır mı geldi ne? Sol cebimdeki ağırlığı aldı hoca, şimdi de sağa yatıyorum J onu da aldı.
Ohh... batmaktan kurtuldum J evet inişe geçiyoruz… Ben inemiyorum… Panik olmadığını ısrarla söyledikleri benim kendi paniğim içerisindeyim yine…
Ya off yaa sıkıldım artık, niye olmuyo bu iş…
Sırtüstü yat, sakinleş, nefesini ayarla… Kayaların üstünde ayakta duruyoruz ve hadi bakalım batıyoruz… Tamam oldu işte… Dik olarak beceremiyorum ben bu işi, şnorkel yapar gibi başlayıp, dalışa geçmek daha makul benim için… Ben yine tuttum hocamın elini, gidiyoruz. Arada aklıma geliyo bakıyorum nefesim olması gerektiği gibi değil. Kesik kesik nefes alıyorum; sanki derin nefes çekince tüp bitecekmiş gibi geliyor heralde… Sonra aklıma geliyor “Derin nefes al, her şey daha güzel olacak”  Kulakları dengeledin mi? OK. Yaşasın gidiyoruz; ben pek etrafı göremiyorum daha; çok meşgulüm çünkü. Kulakları dengele, BCye bi pıs hava. Derinlik değişiyor. Kulakları dengele.
Direksiyona yapışmış, sadece arabanın burnuna bakan acemi şoförler gibiyim. (ben ehliyeti alırken de tam bir vukuattım ama şimdi senede 50-60.000km yol yapıyorum; bu iş de başarılabilir demek ki). Bunu fark eder etmez daha ileri bakmaya başladım.
Heeyyy… Rengarenk, küçücük bi balık geçti. (yukarda baktım papağan balığıymış J) Sonra kayaların arasında bir çift göz var, Mehmet Hoca gösterdi, bu ne yauw? Ahtapooooot… Derinlik artıyor, görüntüde bir bulanıklık var, yani görüş berrak daa görüntü böööle dalga dalga; hani ekranda bi bozukluk var. Meğer thermoline denen hikaye buymuş… Elbiseyi sevdim şimdi J üşümüyorum ya… Hadiii geri dönüyoruz… Sebep? (yukarıda öğreniyorum akıntı olduğunu, ben farkında bile değilim.) Ben hala tahmin edeceğiniz gibi Mehmet Hocanın elinden tutuyorum. İlk 10dk.da yaşadığım panikten (hadi telaş diyelim) eser kalmadı.
Dönüşte yine ahtapota uğradık. Mehmet Hoca sevelim diyor, yok yaaa… ben ahtapotu salata halinde severim vallaaa… Zaten ahtapot da bizimle ilgilenmiyor, bir balığın peşinden akıp gidiyor.
Ne değişik deniz yıldızları varmış. Leopar desenli bi tane bulmuş hoca, dokunuyorum sanki süed gibi J çok hoş…
Sakin olunca etrafta daha çok canlı fark ediliyor.
Dipte siyah siyah bişeyler var, kimi düz, kiminde dikenler var. Bunlar ne diyorum hocaya? Nasıl anlatsın adam, durdu bi düşündü, sonra da regülatörünü çıkarıp “hıyar” diye bağırdı yaaa… J)))) Nedense bana çok komik geldi bu (belki dalıştaki becerilerim yüzünden) J suyun altında kahkaha attım arkadaşlar…
Bu haftaki becerim de bu oldu. Önce kendimi tutamadım güldüm, sonra bi kendime geldim; “hoop kızım suyun içindesin” diye; baktım ki bişey olmuyo bastım kahkahayı…
Tekneye çıktık... Yemek saati… Azdan daha az yemek istiyorum…
İkinci dalış “topuk”da; karasız bir yerde ilk dalış; hadi bakalım…
Geçen seferki gibi ikinci atlayışım biraz daha rahat oldu. (Çözdüm ben bu işi, benim arka arkaya bikaç gün dalmam lazım, anca alışıyorum olaya) Bu sefer 4kg daha hafifim tabi J Hoca “bu dalışta başka bişey deniycez” dedi. Adamın canına tak etti tabi elele dalmak. Ama yine kıyamadı bana, aşağı elele indik; sonra yeşil bir ipin bi ucunu bana, bi ucunu kendine bağladı. El tutmak yok. Artık bu alışkanlıktan kurtulmam lazım. Yaaa iyidik hocam yaaa… “Hayır, tutturmam” diyor J Tamam madem… ama ben yine de teması kesmiyorum J, dirsek temasıyla gidiyorum. Bir süre sonra açtım arayı, nasılsa bağlıyım ya, biyere kaçmam, uçmam… Gidiyoruz bakalım, bu sefer direksiyon bende… BCye bi pıs, bi taraftan da hocaya bakıyorum, “doğru de mi” diye onay almak için… Alkışlıyor… Yaşasın yaaa… Oluyo galibaa… Konsola bakıyorum; 15mt.deyiiiiizzzzz……..Hiç hareket etmiyorum, kollarımı da açtım, ööle duruyorum işte… Hatta inanmıycaksınız kafamı çevirip etrafıma bile bakabiliyorum artııık (elveda su koalsı J)… Hatta ayakta durup kendi etrafımda bile dönebiliyorum J) Akıntı var (bu sefer fark ettim J), geçtik ama… ben artık kendim hareket ediyorum…
Tekneye yaklaşınca ipi de çözdük; tek başımayım. Eskisi gibi paniklemiyorum, rahatım…
Artık ipini koparmış bir dalgıçcıkım J))
Hay Allah yaaa… yine alışmışken bitti…
Tadı damağımda kaldı yine J Ama sanırım artık normal dalgıçlara daha yakın bi yerlerdeyim J
Dönüşe geçtik artık, hocayla yorum yapıyoruz; “bu ip bi işe yaramıyodu aslında” diyor, “sanal bi bağ; esas mesele senin özgüvenin” diyor. Evet, güven meselesini biliyorum tabii; ehh bugün epey bi aştık bu meseleyi… Ama yine de sanki başka kimseyle dalamazmışım gibi geliyor. Bunu da bi dahaki sefere başka bir badi ile dalarak aşacakmışız (vay benimle dalacak badinin haline J)
Yanımızda normal bi dalgıç var; şaşırıyor “ sağlam görünüyor ama…” diye yorum yapıyor. “Görüntü var da ses yok” diye eğleniyoruz.
Bir de eğitmen eğitimlerinde sınavlarda iki eğitmenden birine öğrenci rolü veriliyomuş. Maskesini boşaltamayan öğrenci rolü gibi. Bu konuda yardıma ihtiyacı olan varsa, “problemli öğrenci” rolü konusunda yardımcı olabilirim J)) Ya da “hazırda elimizde böle bi öğrenci var”, derseniz; sınavlarda rol alabilirim J Evet artık işin eğlence faslındayız tabi J)
Ama arkadaşlar esas haberi sona sakladım.
İzmir yolunda yanımızda bir yolcumuz var; kendisi İstanbul’dan değerli bir eğitmen abimizmiş. Tanışma faslından sonra sohbet esnasında benim “hani şu mailleri yollayan Elvan” olduğumu çözüyoruz; demez mi “ben senin maillerini eğitimimde kullandım” diye…
Nasıl yaniiii?
Çok panik olan iki öğrencisi varmış; onlara benim daha önceki yazılarımı okutmuş… İçinde bulunulan ruh halini çok iyi aktarmışım J
Ben sadece gerçekleri yazdıydım aslında… J))
Ehh “dalamayış”larımla da olsa sualtı dünyasına bi katkım olmuş, sevindim bi işe yaradığıma J))
Hepinize sevgiler, iyi haftalar…
Elvan J

1 yorum:

  1. Canım Elvanım,
    ilk dalışlarımda ki eyvah elimi kimse tutmayacak mı? Neyyyy bu dalışta Hagop hoca benle dalmayacak mı? paniklerimi su altındaki koala durumlarım,ı ahtopot mu vardı aşağıda ama ben hocanın paletlerinden başka birşey görmedim ki halleri mi benden daha iyi herhalde yalnızca sen anlatırdın :) kendi hikayemi okur gibi oldum ellerine sağlık.

    YanıtlaSil